Menüler kısmından ayarlayınız.

Yılmaz ERDOĞAN Şiirleri

Şimdi Sen Gidiyorsun Ya Sözleri

bahçe kapısından sızdılar…
aralık kalmış neresi varsa hayatımın…
bünyede bastırılmamış ne kadar isyan varsa ordan.
daha asitli bir yalnızlık için
dilek tutuyorum şarkılara,
sıradaki benim şansıma diyorum;
haberler başlıyor birden,
benden,
hazin biçimde bahçeden.
kumsalların istenmeyen kaç kum tanesi varsa
önde gideniyim her tazyikli alkışta..
zayii makamında bestelenmiş yazılar kaldı avluda.
gitme diye
yalan bile söylerim,
yerini söylerim
ne saklamışsan
kal diye!
bu yaz’ı serin tutalım diye
çıplak tenlerde,
geceyarısı tatlı bir soğukluk olsun diye
her sevişme,
aramızdaki her üryan gelişme!
hem gidenedir bu şiir
hem gelecek olana….
O da biraz oyalanıp
gider nasılsa?
hep haberler başlayacak biliyorum,
hangi şarkıyı seçsem şansıma.
şimdi şifa niyetine giriyorum sulara.
mavisine değil denizin.
sade tuzuna.

SON DURAK

Kilitlenmiş beton kanatları kuşların
Oksit gibi yakışkan bir mayışmayla ağarmış gün
Pas tutan kelimeler için bir iksir belki de
Ya da aklına susamış sevgililerin safdilliği
Acıtmış ömrünü çekirgelerin
Medyatik soruşturmalardaki enflasyonist yargılar
Haber değeri taşımıyor haber spikerinin ölümü
Herkes kendi manşetinde satır arası
Hiçbir bakışı aydınlatmıyor florasan buğusu

Burası son durak inecekler için son fırsat
Bir daha ne süper ne mega kupon verilecek
Kalanlar şoförün evini göremeyecekler hiçbir zaman
Oları sonsuza götürecek,afaroz edilmiş bir merak
Burası son durak

Hafızada kalan tek numara için
Telefona uzanır elleri
Ölümüne randevulu insanların
Temize çekilemez not defterleri

(Ocak 1995)

Yılmaz Erdoğan

YAĞIŞ BEKLENİYOR

hiçbir kelimesini kullanmıyorum
eski hikayelerimin.
yeni sözlerde yıpranmış şeyler vardır.
toz, buğu ya da kir.
nasıl sevinirse bir kedi,
bir karanfil.
her mevsim kendini
kendi yağışına yedirir.
buluttur bir bakıma
yağmurun anavatanı.

işte benim
dönüp dolaşıp
Anadolu’ya yağışım bundandır.

Yılmaz Erdoğan

YENİLİYORUM

yaralı yanlarımı kuşanıyorum
çırılçıplak ve erkek
uykuların kadar uyanık ve yenik
şiirler kadar

içtikçe
cam kırıklarına basıyorum hayatımın
yeniliyorum
galip gelen yerlerimi seninle
öncekiler gibi sıradan
gidenler gibi kızgın
kırgın tarihinden
savaşların başlangıç ve bitişlerini
imzalı imzasız antlaşmaları
kan renginde verilen sözleri hatırlıyorum
uğursuz haziranlarını
meydanlarda çürüyen ölülerin
yetiş diyorum yeniliyorum
galip gelen yerlerimi
ölü sevişmelerden devşiriyorum
içine boşaldığım sabahları
sancı diyorum sancı
köpeklere kızıyorum nedensiz

yeniliyorum
galip gelen yerlerimi
önsözlerini ezberliyorum okumadığım kitaların
kahramanlar adam gibi ölsün istiyorum
sozsözü intiharla yazılan romanlarda
herkes için mutsuz sonlarım var
yar yeniliyorum
iyileştirmiyor beni
yarım kalmış uykular
durup dururken yabancı dillere çevriliyor
en sevdiğim şarkılar

yineliyorum yar
yeniliyorum
galip sandığım yerlerimden
yeniliyorum yar
yenildikçe
yenileniyor aramızdaki duvar..

Yılmaz ERDOĞAN