Menüler kısmından ayarlayınız.

Tevfik Fikret Şiirleri

Leyl-i Veda

Ooh, gel... Ruh-i tabiat gibi malımür ü hamüş,
Bu vefasız gecenin koynunda
Kalalım bir ebedi saniye dalgın, bi-hüş...
Kim bilir, belki de son leyle-i sevdamızdır;
Bunda her lahza biraz ömr-i saadet sayılır!
Ooh, bak dalgaların cezbe-i safiyyetine;
Sanki bir hamle-i sevdaya açık bir sine.
O kadar rakid ü sakit, o kadar müstağrak,
O kadar uykuda her şey ki hemen korkulacak!

Ooh, gel gel, bu hafa-gaha beraber gidelim;
Orda, sensiz geçecek günleri tazmin edelim.
Bir siyah kuş gibi amade-i pervaz ü firar
Bu vefasız gecenin koynunda
Edelim gel, ebedi kalmak için bir ısrar...
Kim bilir, belki de son lahza-i sevdamızdır;
Hoş geçen her dem-i sevda ebediyyet sayılır!

VEDA GECESİ

Gel, tabiatte olan ruh gibi mahmur, suskun
Bu vefasız gecenin koynunda
Kalalım bir ebedi saniye dalgın, baygın...
Kim bilir belki de son aşk gecemizdir bu gece;
Bunda her anı biraz mutlu ömür saymalıdır.
Ooh, bak dalgaların tertemiz istemlerine
Sanki birden koşacak aşka açılmış kollar.
Öyle durgun, o kadar sessiz, o denli dalgın,
O kadar uykuda her şey ki hemen korkulacak.

Ooh, gel, gel de, bu sığ'nak yere birlikte gidip
Orda, sensiz geçecek günleri tazmin edelim.
Bir siyah kuş gibi hep kaçmaya fırsat arayan
Bu vefasız gecenin koynunda
Edelim gel, ebedi kalmak için bir ısrar...
Kim bilir, belki de son anlarıdır aşkımızın;
Hoş geçen her demi aşkın ebedilik sayılır.

Sadeleştiren: Ahmet Muhip Dıranas

Tecdid-i İzdivaç (Evliliği Yenileme)

Evlendiler, seviştiler amma muvakkaten;
Sevda sükuuta başladı beş hafta geçmeden.
Evlendiler, niçin? Bunu bir kız nasıl bilir?
Evlenmesiyle maderi olmuştu müftehir;
Zevcin de verdi neş’e düğün akrabasına,
Lakin dokundu kendi hayal ü havasına.
Tahdid idi, onun nazarında, hayatını
Bir şahsa hasrediş emel ü irtibatını…
Evlendiler, seviştiler amma muvakkaten.
Sevda sükuuta başladı beş hafta geçmeden.
Endişeden gönülleri hali değildi hiç;
Olmuştu bir şita bu gönüllerde mündemiç.
Bigane bir kadınla bir erkekti hanede;
Dargın bir ihtiram idi cari meyanede;
Ba’zan ısındırırsa da nevvare-i heves
– Benzer mi aşk-ı halise bir şevk-ı muktebes? –
Olmazdı müntefi o bürudet bütün bütün;
Gittikçe ya da gelmemeye başladı düğün.
Bir şeb getirdi hatime bezm-i muhabbete,
Çıktı sabahı tıfl-ı muhabbet seyahate…

Birkaç zaman da öyle güzar etti günleri
Dönmüştü bir mezara evin gerçek her yeri,
Bir yolcunun kudumu idi orda muntazar
Gün doğmadan meşime-i şebden neler doğar!
Kaç hafta geçti bilmiyorum, bir seher yine
Gösterdi zevce oğlunu, hiddetli zevcine:
“Bak yavrumuz! ” O dem kadının doldu gözleri;
Zevcin de hande-riz-i gurur oldu gözleri
Pişinde ettiler beşiğin, gark-ı ibtihac
Bir buse-i medid ile tecdid-i izdivaç.

Tevfik Fikret

İlel’ebed

İlel ‘ebed… Bu tahayyül verirdi neş’e bana;
İlel’ebed onu sevmek, ilel’ebed, millim
Fakat hayatfeza
Bir ibtila ile sevmekti en güzel emelim.

Tasavvur-i ebediyyet hayat ü sevdada,
Bu bir hayal idi, lakin hayal-i dilberdi;
Evet, bu rü’yada
Cinanı görmeğe benzerdi, rühperverdi!

Yazık! şu neş’emi tesmim ederdi hiss-i firak,
Düşerdi ruhuma her ayrılışta bir ahker;
Evet, bu his, bu merak
Verirdi aşkıma bir hadşe-i melalaver.

Güler görür de o çeşm-i siyahı ağlardım,
Cihanda bir bu iken rühumun temennası;
Evet, ben anlardım:
O tatlı giryelerin ayrılıktı manası.

Geçip tehaşi-i firkatle hep leyal-i visal
Sabah olurdu sükfin bulmadan tahassürler;
Evet, geçerdi leyal,
Büyürdü beslenip ümmid ile teessürler.

İlel’ ebed… iki ruh-i muaşıkın bu ümid,
Bu va’d-ı muğfil-i sevda penah-ı kalbiydi;
Fakat ne fikr-i ba’id:
Hayat-ı zail içinde muhabbet-i ebedi!

ÖLÜNCEYEDEK

Ölünceye… Bu tahayyül verirdi neşe bana;
Ölünceye onu sevmek, ölünceye, üzücü
Fakat hayat veren
Bir iptila ile sevmekti en güzel emelim.

Hayatta, sevgide sonsuzluğun düşüntüsü; bu
Bu bir kuruntu, fakat pek güzel kuruntuydu;
Evet, bu düşlerde
Tutun ki cenneti görmekti, ruhu beslerdi.

Yazık! sevinci zehirferdi ayrılık duyusu,
Düşerdi ruhuma bir kor her ayrılık vakti;
Evet, bu his, bu merak
Verirdi aşkıma bir keskin ağrı, gam getiren.

Güler görüp o siyah gözleri ben ağlardım,
Cihanda salt bu iken ruhumun tek istediği;
Evet, ben anlardım:
O tatlı gözyaşının ayrılıktı anlamı hep.

Geçerdi gitmesinin korkusuyla hep geceler,
Sabah olurdu durulmaksızın bu özlemler;
Evet, geçer geceler,
Büyürdü ağrımalar beslenip umutlarla.

Ölünceye… İki sevdalı ruh için bu umut,
Bu aldatan sözü aşkın ki kalbe sığ’naktı;
Fakat ne boş düşünüş:
Ölümlü bir yaşamın ortasında ölmeyen aşk!

Sadeleştiren: Ahmet Muhip Dıranas

Tevfik Fikret