Mustafa Kutlu, Türk yazar. Hikaye ve denemeleriyle tanınır. Erzincan’da doğdu. Erzincan Lisesini, Erzurum A.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümünü bitirdi. Tunceli Lisesinde ve İstanbul’da Vefa Lisesinde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1974’te mesleğinden ayrılarak Dergâh Yayınlarında çalışmaya başladı. Vikipedi
Doğum tarihi: 6 Mart 1945 , Erzincan
Sebeblendin fukara düşlerimden.
Her gece ve her gece
Çaldın uykularımı en derin saatlerde.
Bir şiir defteri gibi
Çöktün yatağımın başucuna
Kovsam gitmiyor ama gelmiyorsun da.
aramızda tahta bir köprü
Kuş gibi sözülüyorsun köprünün ortasına
Ben bir adım atsam parçalanıyor tahtalar birer birer
Ulaşamıyorum tutkularıma…
Sebepsiz yere
Sebeblendin fukara düşlerimden.
Bilir misin
Temmuz ortasında
Ayaza kalmak var ya ellerinden
Ya da
Nisan yağmurlarında gölgede beklemek gözlerini
Ya da
Pencerenin dibinde serenat vermek yokluğuna
Ya da
Son durakta sensizliği karşılamanın ne olduğunu
Bilir misin?
Bırak birazda ben sebebleneyim
Gözlerinin elasından
Başımın tatlı belasından
Sıcaklığını hissetmek istiyorum
Buz tutan hayallerimde.
Kuruyan hislerimi ıslatmak istiyorum
Bırak
Sevdan aylarca sicim sicim yağsın göğsüme..
Yüreğim 9.9 luk depremlerde
Ondandır ellerimin titrediğini
Hissetmiyorum
Senin yokluğunda ezberledim yalnızlığı
Ama kabullenemedim
Senin varlığını bir türlü yenemedim
Sensizliği asla denemedim.
Mustafa Kutlu
Hep aynı nakaratı vuruyor kalemim
kurduğum her cümlenin sonu,
kelimenin noktasından sonrası,
o nakarata çıkıyor.
ben ne yazarsam yazayım
ne düşünürsem düşüneyim
ne yaparsam yapayım
sonu o nakarat.
elimde değil,
doğduğum andan bu güne değin
hayatımın her evresinde
yaşadığım nakarat.
dedem,ninem,amcam,arkadaşım,dayım
yengem,ve niceleri;
bu nakaratı hatırlattılar
ve toprak oldular.
İlahi adaletin tecellisi,
insanlığın alın yazısı
bütün canlıların er veya geç yaşayacağı nakarat
‘İNNALİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİ’UN’
‘ELBETTE IŞIK GİBİ GÜN GELİR SÖNECEĞİZ
BİZ ALLAH’A AİDİZ VE O’NA DÖNECEĞİZ’
Mustafa Kutlu
Selamsız sabahsız daldın mazime
Bir resim albümün tam ortasında
Taşkın seller gibi hırçın bakışlım
Yol ettin ömrümün haritasında
Şimdi hatıralar bir ay bir güneş
Varlığın kapımda küllenen ateş
Bir kaç eski şarkı sırlarıma eş
Yokluğun gönlümün har noktasında
Bir kırık testiden sızan damlasın
Sonucu olmayan derin anlamsın
Virgülüm ünlemim toptan imlamsın
Ardından kurduğum yer sofrasında
Belli belirsiz bir sissin çisesin
Bana yakın ama benden ötesin
Vuslatın kendisi hicran güftesin
Aşk kokan bestenin kör noktasında
03.12.2010
Mustafa Kutlu
bir romana sığmaz dertten heceler
isyan değil ama asi hücreler
zifire bulaşmış siyah geceler
dumanın kömürün karası değil
ey ruhsuz üstümden ellerini çek
bana doğru dualarım esecek
içimi acıtan sihirli gerçek
kalitesiz kumaş. parası değil
ne söylesem kalem sen doğruyu yaz
güneşi dondurur ikbalsiz ayaz
gaipten gelen o duyduğun avaz
külhan beylerinin narası değil
yanlış istif istif uzadı gitti
güzel fellik fellik kızardı bitti
insanlık gerçeği gözardı etti
çok şey söylenirde sırası değil
02.01.2011
Mustafa Kutlu
Gönül serenderim azap içinde
Rüzgarlar yokluğuna savurur her dem
Aynalar yalanı gizler gerçekte
Varlığa aşina yoklukta gövdem
Karanlığa uyan zifiri hayal
Beyaz ümitlerden taç tak başına
Üstümde hüsranın tonlarca yükü
Gömün dirliğimi mezar taşına
Baharsız zamanlar yuttu ömrümü
Yağmurda çürüdüm düşler ıslandı
Yabancıyım gibi viranelerde
Güneşi görmeden hayat paslandı
Mustafa Kutlu
Ey ucube aşk
hangi şehrin izbelerinde gizledin
mavi hayallerimi.
binbir naz ile büyüttüğüm sılamı
gurbetin delhizlerinde mi?
saklıyorsun.
Bana karanlıklardan bir dünya kurup
kendin
güneş ile ayın ortasındamısın?
Bana elem sana alem
gözüm yok senin yükseklerinde
yeter ki benim yalnızlığıma dokunma
yeter ki dokunma
mavilerime
uzun uzadıya anlatamadığım korkularıma
yeter ki dokunma….
Mustafa Kutlu
bir yanda baharı bekleyen gönül
bir yanda beni içine çeken haZAN
düşlerim yakamozlarla dans ederken
veya mehtapta
Ay’ı resmederken
gerçeğe uyandığımda gerçekler
sis,yağmur,zifiri karanlık ve
hüsran
dolusu kocaman bir kara kaZAN
dolu almaz boş dolmaz misali
çırpınıyorum ağırlığımca
yettim diyorum imdadına
kurumakta olan çiçeğin
bana göre sevap çok
ama günahımı tartmıyor miZAN
acaba diyorum
elimdemi
kuşların kanat çırpışı
yoksa yüreğimde ki zalimlerin zulmümü
bir güneş
bir bulut
beynimde binbir suiZAN
yok yok
benimkisi kuruntu
karanlıklar yok dimağımda
perdeler kapalı değil
ziyadesiyle ışıkla kaplı
gönül odam
sevgidir, dostluktur
damla damla sadakattır
kalemimden sıZAN
29.11.2010
Mustafa Kutlu
Hasret ektum her yerume
Aşk işledi ciğerume
Hayaluni yüreğume
Çizeyirum deli deli
Karlar düşürdün yazuma
Ayrıluk oldun sazuma
Sensuzluği boğazuma
Dizeyirum deli deli
Aşk bir rüya sen bir serap
Her geçen gün daha harap
Gözlerunden içup şarap
Sizayirum deli deli
Derdumi anlatsam kime
Anilarum lime lime
Sana değil talihime
Kızayirum deli deli
Başbaşayim dertlerumle
Kalemumle defterumle
Mezarumi ellerumle
Kazayirum deli deli
Mecnun gibi deli deli
Kerem gibi deli deli
Ayrıluğun verem gibi
Kanser gibi deli deli
Mustafa Kutlu
Yıllardır görmemişim işte ondan ağlarum
Yeşile tutsak olmuş benum güzel dağlarum
Yatsam uyusam senun gurgenunun dibinde
Yaşasam tam bir ömür ormanunun cebinde
Yapraklar hışır hışır ağurdan insun yere
Suyunu karşılıyor iki ırmak bir dere
Akasyana üşüşen arının balı olsam
Atmacanın konduğu pelitun dali olsam
Sis kaplamiş başuni ova oldun düz oldun
Kar yağdimi ustune sanki birden buz oldun
Ruzgarlar okşadimi ağacuni daluni
Çok özledum inanki o gizemli haluni
Şırıl şırıl akayi ırmaklar derelere
Bir sabah sıranlukta olta atsam göllere
Çimenlukler,Boztepe,Sakalarun yokuşi
Isırlukten bakarsun heryere kuşbakışi
Bu sene karamişun post oldida yatayi
Etrafinda kazmaçlar sanki nöbet tutayi
Çifunun çiçeğenden bal tutayi adami
Ayi,domuz,çakal,kurt,geyiklerun ordami
Apaçinun suyundan çayi demle geleyim
Merzelerun duzinde uzanupta eleyim
Çehel,Hekimun meşe,Ağaranun sirtinda
Sigarami tuttursam dikapanun altinda
Yağsun yağmurlar yağsun islatsun toprağuni
Neilan unuturum bilmeyim merağuni
Tikenledun yolumi nasi geleyim nasi
Kurban olayim sana oy dağlarun anasi
Mustafa Kutlu