Lokman Hekimin Sev Dediği
Bu yürek
Seni seveceğini biliyordu herhalde
Bu kafa seni kuracağını seziyordu hanidir
Bire bin veren buğday
Elmadaki mayhoşluk
Hukuki beşer
Çınçınlı hamam
Çizmedeki kedi
Sanki elleriyle koymuşlar gibi
İkimizden bir işmar
Seni sevmemiş olsam , sözlerim yarı yarıya
Gözlerim yarım
Ellerim çolak hüseyin eli
Seni sevmesem , nefes almayı beceremem ki
Bugün günlerden ne ?
Cumartesi
Seni sevdiğim için , Cumartesi elbet
Seni sevdiğim için , bak temmuz ayındayız
Ayşe onbaşı , pir sultan abdal ,
büsbütün sevdalıyım sana
Bu gemiler nereye gidiyor , seni sevdiğim için
Seni sevdiğimden , suyun akası geliyor
Bacaların tütesi
Nurhayat’ın halleri , seni sevdiğim için güzel
İbrahim’in dilleri
İnsan seni sevince , tutsaklığa kızar tabi
Savaşın adı geçse , cinifrit olur
Ereğli’nin kömürünü düşünür , ne kömür o be
Raman’ı düşünür , Çukurova’yı düşünür
Seni sevdiği için , Haliç’te bir uğultu
Marmara’da bir deniz
Isparta bahçesinde güller
Seni sevdiği için goncalanıyor
Seni sevdiğim için , kilim dokuyor Avşar’da
Yarın sabahlar , seni sevdiğim için icat edildi
Penisilin , halk şiiri , canlı sinema
Mapushaneler , yedi düvel , harbi
ispanyol nezlesi
Sultan Hamid , don civani
Ne bilsinler seni sevdiğimi
Başaklanmayan yulafa söylemeli
Cılk yumurtaya
Paslı demire
Kulağını bükmeli kurtlu kirazın
Hoşnut değilllerse bu gidaşattan
Akıl etsinler seni sevdiğimi ,
Yeşille turuncunun kafa barıştırması ,
bu sevdadan ötürü
Tepemizdeki o göçmez tavan
Sulardaki yakamoz , ortancadaki pembe
Ben seni sevdim diye
Bingöl vilayetinde , kamyondan inince
Tığ gibi bir delikanlıya soruyorum
Siz nerenin bulutlarısınız böyle ?
Biz sizin sevdanızın bulutlarıyız
Bir yıldızlı akşamı varsa Ankara’nın
1953 kışları içinde
Karnı tok , sırtı pekse hısım akrabanın
Konu-komşu , dirlik düzenlik içindeyse
Birbirimizi daha çok sevelim diye
İnsan seni sevince iş-güç sahibi oluyor
Şair oluyor mesela
Meyhaneden cayıyor bir akşamüzeri
Caysın be güzel
Caysın be iyi
Tütünü bırakıyor , tütün neyime zarar
Keseme zarar , ciğerime zara , sevdama zarar
Seni sevince adamın papuçları eskimiyor
Beti-benzi yeni çarktan çıkmış gibi
Seni sevince insan bilgili saygılı
gönlü gani şen
Saçları zencefilli
Erkencecik evine dönmek istiyor canı
Hep seni düşün
Hep seni yaşat
Hep seni yıka
Seni doyur üç öğün
Seni bir kanım uyut , sonra uyandır
Lokman hekim , seni sev diyor bana
Seni sevmeseydim , ilkbaharı kodunsa bul gayrı
İstanbul diye bir kent yoktu ki yeryüzünde
Umut diye bir şey yoktu ki , seni sevmeseydim
Hak , hukuk , bereket diye
Eşitlik , kardeşlik , hürriyet diye
Yüreğime sağlık ne iyi ettim..!
YİTİKÇİ
Hadi git azıcık İstanbul iste
Kosunlar o denizi bir çanağa
Bir çıkına elesinler o günlerimi
O yazdan Üsküdar’dan ne kaldıysa Elif’ten
Doldur ceplerine
Onlarda yoksa komşularında vardır
Tanırlar sevinirler
Beni Bay Metin gönderdi, de
VARKEN
Henüz yaşarken, bu efendi umut
Karanlık günlerin aydınlığa döneceği
Sakın tavsama sakın yüksünme
İnsanın yarası sağken iyileşir
Sağken omuz silkersin bunca engele
Ergene ereğine sağken ulaşırsın
Toprağın bitiminde bir su var a seni iletecek
Yaz tükendi miydi güz sofraları
Dağların ardı ova
Bulanığın sonu duru
Küfün altı meneviş
Etin nohudun zerdalinin tadı
Erkinlik barışıldık
Özlemler kavuşmalar
Ayışığı ishakkuşu Aynalıçarşı
Sen yaşarken
İbibikler sen yaşarken tüner üvezin dalına
Mavilik sen yaşarken o tavanda gezinir
Sen yaşarken pembeleşir ortancalar
İşte aşkın hürlüğün tutsaklığın
Koca beyazlık günbaşı serinliği
Sen henüz yaşarken ölmeden önce
Son nefesinde keşke şöyle yapsaydım deme
Aklını başına toplamak elindeydi
Yüreğini pekleştirmek zaten elinde
Söyle
Diriye soyluya düzenliye özenip
Kötü viran bozuğa gücenemez miydin
Güzelle çirkini yalanla gerçeği tartacak terazi
Yaşarken elindeydi
İnsan yaşarken varır bir ölmezliğe.
Metin Eloğlu
UYAN
Hadi uyan
Gün ışığı çilemeye başladı başucunda
Denizler bir mavilik edindi günden
Seher yeline uyup kuşlar tüneğine uçtu
Bu türküyü dinlemeyecek misin
Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın
İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için
Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için
Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için
Hadi uyan
Denizi dinle yaşamak desin
Toprağı dinle barışmak desin
Göğü dinle sevişmek desin
Bir plak konmuş gramofona
İşte aşk, işte özlem, işte savaşmak gücü
Uyan diyor, uyansana
Hadi uyan
Sevdiğim uyan
N’olur uyan
Aşk Mektubu
dün akşam senden ayrıldıktan sonra
ilyas’lara gittim
oturup şu evlenme meselesini
uzun uzun konuştuk
karısı da akla yakın şeyler söyledi
ben gerçi onu severim, dedi
beraberce yaşayıp gitmenizi
kim istemez
ama, yoksulluğa alışkın değildir o
açlığa, yalınkat döşeklere
pek katlanamaz
dinledikçe, kızcağıza hak verdim
bu iş olmayacak gibime geliyor,
ne dersin
sen öyle görmüşsün büyüklerinden
dört kap yemekli sofralar görmüşsün
karpuz kollu yaz entarileri görmüşsün
yattığın yataklar herhalde somyalıdır
haftada bir-iki, sinemaya
gidersiniz evcek
hayat pahalı, sana pabuç alamam
pabucu bırak, şöyle karın doyurucu
bir şeyler de alamam
kitap alamam mesela
radyo alamam, tiyatro bileti alamam
gençsin birçok şeylerde gönlün kalacak
peşin söylemeli ki, sonra bana
gücenmeyesin
benim cıgaram var, rakım var
alıştığım insanlar var bunca yıldır
sevdiğim, inandığım
onlarla görüşmeden edemem
hepsini kabullensen bile,
günü nasıl kurtaracağız
memurluk bana gelmez
ticaret falan da yapamam,
yaradılışım böyle
çelimsizim, taş kıramam
ben yazarak, çizerek geçinmek
zorundayım
diyeceksin ki; ölme eşeğim ölme
sen bir aralık demiştin ki
gerekirse, ben de çalışırım,
demiştin
ingilizceden tercümeler yaparım,
dikiş dikerim
el işine koşmak gücüme gitmez
annem bana bunların hepsini öğretti
benim anam da iyi kadındır,
biliyorsun
sana kaynanalık etmez tabi
ama, hastalıklı, eli işe varmıyor
bulaşık mı yıkayacaksın,
tercüme mi yapacaksın
ortalığı mı süpüreceksin,
dikiş mi dikeceksin
bir gün, beş gün değil ki bu
gençliğini de yitirince hayattan
soğuyacaksın
ben şiir de yazıyorum, biliyorsun
şiirimde barış gibi, hürriyet gibi
sözler geçiyor
buna içerleyenler olacak belki
bu güzelim işe bir kulp
takıverecekler
cezaevlerine düşeceğim, sen
yapayalnız dışarda
bu mektubu postaya vermeden önce
şöyle bir gözden geçirdim
başka kusurlarım olsaydı
emin ol, onları da yazacaktım
bak düşün taşın
Metin Eloğlu
Ömür Törpüsü
Yaşamak istiyorum.
Yaşamak istiyorsun.
Yaşamak istiyor.
Böyle şiir olmaz diyeceksin; biliyorum.
Ama böyle dünya olur mu?
Böyle barış olur mu?
Böyle hürriyet olur mu?
Böyle kardeşlik olur mu?
Biliyorum ki; katlanıver, diyeceksin.
Ama böyle de yaşamak olur mu?
Metin Eloğlu
Sofra Adabı
Keşkek şu kazanda kaynar, benim bildiğim;
Şu güveçte helmelenir fasulya.
Kuzu şu kadar ateşte çevrilir;
Tuzlama şu tabağa konur ille..
Yumurta şu sahana kırılır.
Çorba mı? Çorba şu kaşıkla içilir tabii,
Hoşaf bu kaşıkla..
İster uskumru olsun, ister kolyoz,
İster orkinoz, ister hanos;
Balık şu bıçakla kesilir..
Şarap siyahsa şu kadehe konur elbet,
Beyazsa bu kadehe
Yavan ekmeği nasıl yersen ye…
Metin Eloğlu