Karşılama
İlk yazın ucu göründü
Harlayıverdi çiçek çimen
Kalktım Akçadoruğa çıktım
Bi ova serildi önüme
Karşıma bi dağlar dikildi
Elim ağzımda baka kaldım
Bir yanda dumanlı toprak
Bir yanda deniz
Eriklerin bademlerin şavkı vurmuş havaya
Ortalığı tutmuş zeytin
Gözlerim yeşile kesti
Hey ne dünyaymış dünyamız
Çamların heybetinde sesinde kaynakların
Yaşamak uğul uğuldu
Kımıldıyordu yamaçlarda tarlalar
Tepemde gök
Çevrilmiş üstüme sayısız sevdalı göz
Güp güp atıyordu yüreğim
Kıyısında söğütler göveren
Bir nehir yatağına dönmüştü içim
Üstüme üstüme geliyordu ıraklar
Yankısıyla nice ilk yazların
Coşkun sular geçiyordu
Derinlerimden
Yosunlu kayaların dibinde
Ordan ordan dürtüyordu tohum tomurcuk
Elimi uzatsam özgürlüğe dokunacaktım
Yeni düşünceler patlıyordu zihnimde
Açtım bağrımı güne güneşe
Eh beee
Mehmet Başaran
Yorulmaz İşçileriyiz Aşkın
Butun gün kırlara bakmışım
Başaklarla kımıldanan
O bitek yalnızlığa
Burnumda gökyüzünun ince kokusu
Butun gün sana bakmışım
Derin mırıltılarla ırmağa karısan
Çıkıntılı gövdene senin
Uzanmışım terli toprağa
Yanına gözlerinin
Çıplak gecelere dokunuyorum
Yazın ve düşlerin sıcak kıvrımlarına
Denizi başlatıyor dudaklarının tuzu
Yüreğim kamaşıyor şavkından
Ellerim böğürtlen moru
Yorulmaz isçileriyiz askın.
Soluk soluğa ıslak yaylar
Ürkek sokulmaların
Ormanları uyandırıyor kanımın gurultusu
Bas dondurucu yerlerindeyim dağın
Kollarımdan akan ırmak,
Sonsuza tamamlanıyorum…
Mehmet Başaran
Tarla
Aklımda genişliyen hep o tarla
Güneşle tüter ince ince
Dinmiş sınırlarındaki ağrı
İlk tutkuların adı
Korkusunda serinliğinde
Hele yağmur sonları
Hele sürüldüğünde
Sanırsın insan yüreği
Diriliğin gücü sevinci
Kıpır kıpır derinlerinde
Çatlamış güzel günlerin tohumu
Bir mavi şavk içinde
Daya kulağını toprağa dinle
Özsuda sütte kandaki coşkunluğu
Uyanışı dinle dünya kırında
Mehmet Başaran
Ömrümce
Ben ömrümce köylere gittim
Taşlar arasından ıssız yollardan
Garip akşamlar içine
Tek başına ışıdığı yere okulların
Avuçlarımla yüreğimi götürdüm
Nedir çekisi kişinin
Gördüm orada gördüm
Eğildim kardeşçe toprağa
Yüzlerini çizdim öğrencilerin
Gözlerini yıldız yıldız
Bir umut sardı gönlümü
Dağbaşlarını ısıttı sevgim
Mehmet Başaran
SANA DAİR
Senden duymuşum ilkin,
Kızılırmak’ın, Sakarya’nın sesini
Göz göze gelmişim Atatürk’le
Dilim çözülmüş, işlemiş elim,
Çizmişim haritasını Türkiye’min
Dağlarımızın çoğu gazi,
Neler çekmiş halkım önceleri
Buğday için, pamuk için.
Kaç kere kana boyanmış yeryüzü .
Çıkmaz aklımdan istiklal Savaşları.
Avucumun içi gibi bilirim şimdi
Trakya’yı, Anadolu’yu,
Havası nefesim, toprağı ekmeğim,
Kasabaları, köyleri, ne haldedir,
Nasıl geçinir insanları, bilirim.
Bahset yeni buluşlardan, ilerlemelerden;
En zeki çocuklarıyla,
Sana vermiş kulağını köyüm.
İçinde memleketimin şarkıları
Üstünde ay yıldızlı hürriyet.
Mehmet BAŞARAN
Görebildiğin Kadar Mavi
Sürebildiğin kadar toprak
Sarabildiğin kadar kadın
Bu dünya
Güvenebildiğin kadar dost
Düşünebildiğin kadar güzel
Yaşabildiğin kadar
Dünya
Mehmet Başaran
Bir Afşar Bozlağıyım Uzunyayla’dan
Birşeyler koparılıyor göğsümden
Hoyrat pençelerle
İğne deliğinden geçiyorum acıların
Dağılıp toparlanıyorum yeniden
Ben yalnız komayan bozkırda
Uzak düşler uzak düşler
Yüreğimden mi tütüyor
Sancının gökkuşağı
Bir yanım akıp gidiyor sularla
Taşlarla ışıyor bir yanım
Ben ağrıyım ben acıyım
Kapanmış bir okul kadar ıssız
Öğretmen Hatun Birsen
Gözlerim ellerim soluğum
Değişen ay yüzü dersi
Akciğer röntgenlerim
Bir Afşar bozlağıyım Uzunyayla’dan
Uçan kuşlar uçan kuşlar
Onarabilir mi yaramı
İpildeşen yıldızlar
Ben umudum ben özlemim
Tümörüm onmazım zehirli çiçek
Canevimi dağlayan mavi ısırgan
Neyi sızlıyorum bu sancılarla
Bu mor ağrılarla yaşadığım ne
Gittikçe daralıyor soluğum
Bana mı sesleniyor
Yitirdiklerimin diliyle toprak
Patlayan tohumlar patlayan tohumlar
Duyuyor musunuz kırılıyor kabuğum
Ben de yeşereceğim sizinle
Ben sevgiyim ben yaşamım
Mehmet Başaran
Öykü
Yıl kırk yediydi sonbahardı
Üstümde başka gök başka bulut
Cebimde param vardı
Tramvaylar taksiler emrime hazır
Durağım İstanbullar Ankaralardı
Yıl kırık yediydi sonbahardı
Demiri büken ellerim
Üzüm gibi saçım vardı
Bir güzel geçse sokaktan
İçim aşkla dolardı
Yıl kırk sekiz mevsim sonbahar
Ankara’nın taşına bak
Neden böyle gözlerim dolar
Neydim n’oldum n’olacağım
Şu feleğin işine bak
Mehmet Başaran
Ahlat Ağacı
Eşin dostun yaşıyor bak bahçelerde
Sen çıplak bir doruğun üzerindesin
Tam rüzgârın engini sardığı yerde
Yekpare bir mavilik üstünden akar
Altında köklerini sıkan toprak var
Dertleşir durursun gölgenle
Bazan öyle yakın geçer ki kayan yıldızlar
Halini soruverecekler sanırsın
Dağılır üstündeki yeşil sükût
Ümitle kımıldanırsın
Bakma sana bir ad verdiklerine
Yerle gök arasında bir karaltısın
Ve bütün dünya seni unutmuş
Sanki kim bilecek yaşadığını
Gelmese dallarına birkaç fakir kuş
Ne de dolmaz çilen varmış
İlk defa kırağı yaktı canını
Aşkı sonra bulutların
Rüzgârın cilvesi değil miydi
Döken yapraklarını
Durmuşsun kırların bir ucuna
Ah senin halin köylü hali
Yaşarsın kıraç toprakta
Servi-simin misali
Mehmet Başaran