Menüler kısmından ayarlayınız.

KÖROĞLU ŞİİRLERİ

İstanbul’dan Fermanımız Yazıldı

İstanbul’dan fermanımız yazıldı
Koç yiğitler karşımıza dizildi
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır

Geç gidelim Magini’nin dağına
El vuralım koç yiğidin malına
Dini bütün arkadaşın yoluna
Serini şol meydana koymalıdır

Yiğit olan yiğit dönmez ölümden
Muhanetin payın alır elinden
Kırat köpüğünden insan kanından
Çizmeyile şalvar ıslanmalıdır

Senin gibi yiğit gelmez cihana
Bir dahi doğurmaz doğuran ana
Öyle kılıç vursam fena düşmana
Düşman kılıç ile uslanmalıdır

Köroğlu

Bugün Yeminliyim Döğüş Olmasın

Hey Bezirgan tez ol gönder bacımı
Köroğlu’nun sen görmedin gücünü
Alır koç yiğitler benim öcümü
Bugün yeminliyim döğüş olmasın

Tokat kervanından aldım bakırı
İncitmeyin fukarayı fakırı
Dinle söz Bezirgan gitme aykırı
Bugün yeminliyim döğüş olmasın

Bin lira göndersen ata nal olmaz
Bin daha göndersen çizme çul olmaz
Bin dahi göndersen yadigar olmaz
Bugün yeminliyim döğüş olmasın

Hey bezirgan gel dinle sen sözümü
Bilmiş ol alırım ben de bac’ımı
Daha sen görmedin benim gücümü
Bugün yeminliyim döğüş olmasın

Kişi halin bilse olur mu naçar
Tilkinin gönlünden şahinler geçer
Uyuz it kavgayı görünce kaçar
İsterim ki bugün döğüş olmasın

Köroğlu

Muştuluk olsun dağlara
Şen olun Ayvaz geliyor
Selam olsun servilere
Şen olun Ayvaz geliyor

Takınır çifte bıçaklar
Salınır sırma saçaklar
Yeryüzündeki çiçekler
Açılın Ayvaz geliyor

Çiğdemin ömrü tez biter
Alay alay nergis biter
Karanfil bahçede biter
Takının Ayvaz geliyor

Param param taşlar olur
Yardımcısı kuşlar olur
Dervişler dervişan olur
Şal geyin Ayvaz geliyor

Köroğlu der hey ağalar
Çekinir fener maşalar
Yol üstündeki kayalar
Çekilin Ayvaz geliyor

Köroğlu

Coştu Deli Gönül

Coştu deli gönül gayrı yenilmez
Çıkıp yaylalara gitmek görünür
Gezemez oldum ardan namustan
Hep elden geleni etmek günüdür

Yiğit ata binmeyince eğlenmez
Yüreğimde yaram vardır onulmaz
Coştu deli gönül coştu yenilmez
Çıkıp da bir semte gitmek görünür

Köroğlu der divaneyim deliyim
Taşkın akar karlı dağlar seliyim
Berat ile bir yavrunun kuluyum
İkiden de birin etmek görünür

Köroğlu

İlle Mavili Mavili

Güzeller seyrana çıkmış
İlle mavili mavili
Al giyen kınalar yakmış
İlle mavili mavili

Gam gasavet oldu karım
Sevda benim öz diyarım
Al giyende yok kararım
İlle mavili maili

Kimisi pınar başında
Kimisi yolun dışında
Al giyen on beş yaşında
İlle mavili mavili

Kimi zülfün tarar gezer
Kimisi badeler süzer
Kimi ördek gölde yüzer
İlle mavili mavili

Kimi telden almış nişan
Kimi dert ile perişan
Kiminin benleri ruşen
İlle mavili mavili

Kimi insan kimi melek
Vefasızmış çarkı felek
Al giyen diliyor dilek
İlle mavili mavili

Kimisi salınır gezer
Kimisi inciler dizer
Al giyen bağrımı ezer
İlle mavili mavili

Kimi uzun ince bellim
Mah yüzünde çifte benlim
Al giyeni ister gönlüm
İlle mavili mavili

Sevilmenin nazı budur
Gül cemali olmuş bedir
Aşıklığa çare nedir
İlle mavili mavili

Kimi şeker şerbet ezer
Kimisi tülbentten süzer
Kimi inci mercan düzer
İlle mavili mavili

Kimisi odun devşirir
Kimisi kahve pişirir
Al giyen aklın şaşırır
İlle mavili mavili

Köroğlu eydür n’olacak
Taktir yerini bulacak
Al giyen kaldı kalacak
İlle mavili mavili

Köroğlu

Kırat’ın değerin sorarsın kaça
Seksen bin tümene hele de vermem
Seksen bin ak kuzu kıvrımlı koça
Seksen bin hazine pula da vermem

Seksen bin yiğide seksen bin ata
Seksen bin ülkeden gelen berata
Seksen bin sabana seksen bin çifte
Seksen bin koşumluk mala da vermem

Köroğlu sözünü duyursun size
Seksen bin ahırdan gelen öküze
Seksen bin geline seksen bin kıza
Seksen bin boşanmış dula da vermem

Köroğlu

Gider oldum beyler Halep’e Hoy’a
Mevlam yetiştirsin düğüne toya
Bozdurun altını beyaz akçaya
Sarfedin beylere ha ben gelince

Çağrın gelsin Tekeli’nin beyini
İçinizde yoktur ondan yeğini
Ayırın sürüden bin erkeğini
Kırdırın kasaba ha ben gelince

Kırat’ım yok binem gidem sazana
Yiğit odur öz malını kazana
Yüz batman pirinci küçük kazana
Yedirin beylere ha ben gelince

Köroğlu’m der devran döndü ahire
Altın madenleri döndü bakıra
Satın Çamlıbel’i verin çakıra
İçirin beylere ha ben gelince

Köroğlu

Osman Paşa eydür Devletli Hünkar
İnşallah Sultanım Şirvan bizimdir
Sen himmetin eyle inayet Haktan
Mürvet Ali’nindir meydan bizimdir

Demirkapı’dan Şirvan’a geçildi
Anca savaş oldu kanlar saçıldı
Kırdık biz yezidi yollar açıldı
Giden ipek yüklü kervan bizimdir

Şirvan ilinden Tebriz’e ulaştık
Nice başlar kestik kana bulaştık
Acem evlerin seyrettik dolaştık
Vilayet Hünkarın seyran bizimdir

Osman Paşa eydür gelin varılsın
Tedbir tedarik nenindir görülsün
Baş alan yiğide mansıp verilsin
Kendi kulumuzdur ihsan bizimdir

Köroğlu eydür Gülbanki yetirdik
Erenlerin sancağını götürdük
Katar katar mayaların getirdik
Giden Mevlanındır kalan bizimdir

Köroğlu

Ne Kaldı (Gel Ayvaz Seninle)

Gel Ayvaz seninle hesap edelim
Evvel bahar dememize ne kaldı
Acem kervanından Hind’in kumaşın
Top top edip almamıza ne kaldı

İnsek meydanlara etsek savaşı
Arkam sıra gezer çok bölükbaşı
Sarı altın ile gökçe kuruşu
Ölçek ölçek bölmemize ne kaldı

Babına da deli gönül babına
Koçyiğitler sığmaz oldu kabına
Ala çamın boz meşenin dibine
Bölük bölük yatmamıza ne kaldı

Aman Ayvaz zaman senin derdinden
Kervan geçmez Çamlıbel’in yurdundan
Beş onumuz Bozgediğin ardından
Bölük bölük çıkmamıza ne kaldı

Köroğlu

Gel Gidelim İlimize

Dön Hasan’ım döndü beyler
Gel gidelim ilimize
Döne Hatun minnet eyler
Gel gidelim ilimize

Bahçelerde biter yonca
Boyu uzun beli ince
Mühlet ver eğri kılıca
Gel gidelim ilimize

Yeter çok incittin canı
Artırdın şöhreti şanı
Köroğlu’nun genç aslanı
Gel gidelim ilimize

Köroğlu

Yerinde Mi

(Köroğlu)
Karşıdan gelen piyade
Bizim iller yerinde mi
Etekleri çimen olmuş
Karlı dağlar yerinde mi

(Güdümen)
Beyim ili ne sorarsın
Güzel ana soğuk soğuk
Karlı dağlar eteğinde
Çimenleri soluk soluk

(Köroğlu)
Çamlıbel’in koyağında
Sular akar ayağında
Şirin Döne yanağında
Ruşen benler yerinde mi

(Güdümen)
Çamlıbel’in koyağında
Su kesilmiş ayağında
Güzel Döne yanağında
Kibar benler soluk soluk

(Köroğlu)
Sağ elde kılıç ettiğim
Sol elde kalkan tuttuğum
Kol kola sarılıp yattığım
Şirin Döne yerinde mi

(Güdümen)
Kılıç deyi bağlandığın
Kalkan diye kullandığın
Seyreyleyip eğlendiğin
Şirin Döne saçın yoluk

(Köroğlu)
Küçücükten büyüttüğüm
Saz çalarak uyuttuğum
Mah yüzünü seyrettiğim
Han Ayvaz’ım yerinde mi

(Güdümen)
Küçücükten büyüttüğün
Üğrüleyip uyuttuğun
Gül yüzünü seyrettiğin
Han Ayvaz’ın boynu buruk

(Köroğlu)
Köroğlu der övündüğüm
Taşlar alıp dövündüğüm
Arka verip sığındığım
Koca çamlar yerinde mi

(Güdümen)
Güdümen der karlı dağlar
Dağda çamlar kara bağlar
Döne söyler Ayvaz ağlar
Ağlaşırlar yoluk yoluk

Köroğlu