Of of
Bir türlü kıramadık şu annenin gavur inadını.
‘Ölürüm de kızımı vermem ona’ demiş gene.
Bari sen bana cesaret ver yorgun gözlüm
seviyorum de kaçalım de yeter
İnan böyle eli kolu bağlı beklemek ölmekten de beter.
Aşk batıyor yüreğime her volta atışımda
yoruldum, bunaldım artık.
Tesbihim sanki oltu değil sabır taşı,
dert çekiyorum her gece
Nasıl oldu diye sormuşsun mektubunda
Kahvede söylediler o gece, yine birkaç adam tutmuş abin.
Salacakmış üzerime o esmer olan iri yarı camışı.
Delikanlılıktan atsınlar kavgadan kaçanı, vız gelir dedim hepsi.
Ölüm senin için gelsin be,
korkum yok kimseden,
Marizledim gene önüme çıkanı.
Nezarette nezaket olmuyor be gülüm.
Sevdanı arakladım diye, yine paketlediler beni gönül mapushanesine.
Ne istediler bizden yorgun gözlüm, ne yaptık onlara!
Daha adam gibi sarılıp, seviyorum bile diyememiştim sana.
Gasp ettiler sevinçlerimi, emanet çektiler sensiz gecelerime.
Sırt üstü dönmüş bir böcek kadar çaresizim buralarda.
Sanki ismine bile haciz koymuşlar, adın topallıyor dudaklarımda…
Tez aldım haberini, yine meydanı boş bulmuşlar.
Anan Rıfat’a verecekmiş seni.
O soytarı ne zaman adam oldu da benim yarime göz dikti! .
Söyle ona müebbet yemedim, çıkarım üç beş aya kadar dışarı,
müebbet değil idam yesem de, çakarım yerin yedi kat dibine mezar taşını…
Sen benim soyadımsın yorgun gözlüm, yağmalatmam kimselere sevdamızı
Ölümüne baş koyduk bu yola, aç kaldık susuz kaldık ama hiç yaslamadık dayımıza sırtımızı…
Mapusta günler nasıl geçiyor diye sormuşsun.
Nasıl olsun be gülüm. Burada herkes düşeşe getirmeye çalışıyor hayatı.
Dün İsmail’e bozuldum biraz.
Radyoda bizim şarkımız çıkınca efkârlandım
sigara istedim yok dedi! inandım.
Meğer çorabına zulalamış paketi.
Sana olan sözüm geldi aklıma, zor dayandım.
Az daha kendi kaderime yumruk atacaktım…
Hani sende deli damarı var derdin de gülüp geçer, umursamazdım
Şimdi anlıyorum. Meğer sen olmasan kimleri doğramazdım.
Her gece rüyamda seni görüp, sabah uyandığımda karşı ranzada aynı suratları görmek deli ediyor beni…
İşte böyle yorgun gözlüm
Anama da mektup yazacaktım ama nasıl olsa sana okutur mektubu,
gözleri görmez garibimin.
selam söyle üzülmesin.
İyiymiş, taş gibiymiş, bir tek tarhana çorbanı özlemiş dersin…
Yarim; birazdan mektubu almaya gardiyan gelecek.
Ulan şu kağıdı bile kıskanır oldum, bir hafta sonra ellerine değecek..
Bu kez kafaya koydum.
Çıkınca ilk önce Mahmut dayının meyhaneye gideceğim
‘Kızma be güzelim’ hep utanırdım bilirsin,
İşte sana ilk kez seni seviyorum diyeceğim.
Ve annenin inadını kırıp bu kez seninle evleneceğim.
Korkmaz Bıçkın
Yıldızları kalem yaptım
karanlıkları mürekkep.
Yine de sığdıramadım sevdanı
cümleye kelimeye heceye…
Madem bitti diyorsun
Kainatı yırtıp atsam
ayıp olur mu geceye?
Korkmaz Bıçkın
Sen
Meleklerin arkadaşı
Âşıkların aşk adaşı…
Sevdiğim,
Ay çıkmadı bu gece
Pencereni açar mısın?
Üşüdüm…
Güneş doğmadı bu sabah
Gözlerime bakar mısın?
Kavuşmamız için,
Aklımdan geçen bir yol,
Kalbimde açan bir gül vardı…
Kestiler…
Ve lodostu rüzgârım dudaklarında,
Gittin,
Poyraz estiler…
Ardından Sur’ a üfürdü İsrafil
Kıyamet koptu ömrümde
Ve sanki
Hayatında ilk kez lunaparka gidip
Atlıkarıncadan düşmüş bir çocuk ağladı gönlümde…
Gözlerindeydi merhem
Ellerindeydi şefkat.
Ben ise, hastane koridorunda yeni doğmuş bir bebek çığlığıydım,
Ağladım çaresizce…
Ne yaparsın işte, heyhat! …
Şimdi ben, tütün tabakamda fakir bir sarma
Ve demli bir çayın yorgunluk alan avuntusunda
Seni özlüyorum…
Sağdıcıyım ayrılıkların ve şahidiyim yalnızlıkların.
Kim bilir belki yakındır düğünleri,
Okyanus ile Gökkuşağını sözlüyorum…
Sen, zamanı çalan hırsız!
Ben sensiz, vakit öldüren katil
Her gece soruyorum Azrail’e
Cennette mi Cehennemde mi yapacağımız tatil? …
Sevdiğim;
Artık bütün mutluluklar mayın hattı
Ve gittin ya
Sanki bir kedi Kasap a ciğerini sattı! …
Korkmaz Bıçkın
Gene hangi duayı okudun anne,
vurulduğum yerde güneş açtı
Yine mi ağlıyorsun anne,
cennetime yağmur yağdı
Üzülme anne ağlama,
sırtımdan yedim kurşunu kalbimden değil.
Öylece duruyor hayallerim,
vatanım şerefsizlere yar değil.
izin günümde be anam.
Yarime mektup yazdım o gün.
Kınalı ellerinin kokusunu özledim demiş,
Bir kalp çizip içine de şafağımı yazmıştım.
Birliğe döndüğümde erkenden yatmış,
Gece beni bir üç nöbetine uyandırmaya gelen çavuşla
rüyamda seni gördüğüm ve beni uyandırdığı için tartışmıştım.
Sıkı giyin oğlum, hasta olma sakın ve paran var mı diye soruyordun
Ben de her zamanki gibi var anne diyordum, var.
Hiç olmadı be anam, hiç olmadı
Nasıl isterdim, ardımda bir yar bir de ana bırakmıştım.
Sağ olsun tertibim cemil memleketinden tütün getirmiş, sigarasız kalmıyorduk.
O gece birlikte gittik nöbete.
yolda bana ‘Sanki bu gece birşeyler olacak’ der gibi bakıyordu
Ama yiğitti söylemiyordu.
Nöbeti devraldığımızda garip bir sızı çöktü benim de içime.
sanki terli terli su içiyor, seni üzüyordum be anam,
öyle birşeydi işte.
Nasıl oldu anlamadım!
Cemil ‘yere yat’ dediğinde çoktan yerde bulmuştum kendimi.
anlamadım vurulduğumu, sıcacık birşey hissettim sırtımda terliyordum,
sanki yaz gelmiş öğlen sıcağı çökmüştü tepeme.
Dudaklarım kurudu birden
Cemil ‘dayan’ diyordu ama ağlıyordu
gözyaşları yüzüme damladığında verdim son nefesimi.
İşte o an sana ilk ihanetimi ettim anne.
Önce atalarım, sonra yarim canlandı birden gözümde.
Hoşgör be anam, kızma.
ben de baba olacaktım
Daha adını bile koymamıştık oğlumuzun,
iki ay vardı doğmasına.
Bilmiyorum duyuyor musunuz sesimizi
Korkmayın, ağlamayın, gurur duyun.
Vasiyetimizdir.
Öyle evlatlar yetiştirin ki,
adları Mehmet, soyadları Şehit olsun.
Korkmaz Bıçkın
Adam kayırıyor aşk
Kimi sevsek yaranamıyoruz
Devlet el atsın sevdalara
Hakettiğimiz hiçbir yüreğe
atanamıyoruz!
Korkmaz Bıçkın
İbadet sanıyordum mutlu etmeyi
şiir akan çeşmelerden aşk abdesti aldım
Çok sevmek değil miydi sevdaların farzı?
Her ayrılıkta kazaya kaldım
Korkmaz Bıçkın
Çocukluğumuzda,
“Misafirler gelecek odanı temiz tut”
diye tembihlerdi annelerimiz…
Belki de o yüzdendi
gönlümüze kim misafir olsa,
pırıl pırıl sevmelerimiz
Korkmaz Bıçkın
Çay da bitti
Tıpkı senin gibi…
Az önce masadan alıp çekip gitti
ince belli bardağı, garson…
Meğer adisyonlara yazılırmış sevdanın biten hesapları
Anladım…
Sadece masallardaymış mutlu son.
Korkmaz Bıçkın