Menüler kısmından ayarlayınız.

ERZURUMLU EMRAH

Yaşamı üstüne yeterli bilgi yoktur. Erzurum yakınlarında Tanbura köyünde 1777 (1815-1820?)’de doğduğu sanılıyor. Halk ağzında dolaşan söylentilere göre, ilkin Erzurum’da medresede öğrenim gördü. Sevdiği, küçük Paşa’nın kızı bir ağanın oğluyla evlendirilince, çok üzüldü; sonra Sivas, Konya, Niğde, Tokat, Kastamonu illerinde geziye çıktı.

Kastamonu’da Alişan Beyin sevgi ve yardımını kazandı. Uzun süre onun konağında kaldı. Evlendi. Beyin ölümüyle Kastamonu’dan ayrıldı. Sinop’u, Trabzon’u dolaştı. Karısının ölümüyle 1840’ta Sivas’tan şimdiki Tokat iline bağlı Niksar’a geçti. Yaşamının geri kalan yıllarını orada geçirdi. Çıraklarından Tokatlı Nuri’nin bir şiirinde belirttiği gibi, 1860 yılında öldü, mezarı/türbesi Niksar’dadır.

Dertli ve Gevheri gibi Emrah da Divan ve tasavvuf geleneğine özenen ürünler de verdi, ama bunlarda gereken yetkinlik ve özgünlüğe kavuşamadı, koşuk düzeni aksak ve dili ağdalıydı. Fuzuli, Baki ve Nedim’in etkileri göze batıyordu.

Asıl başarısını Halk geleneğini sürdüren heceyle söylediği şiirlerde gösterdi. Özellikle koşmave semaileriyle halk arasında haklı bir üne erişti.

Çevresindeki kimi şairleri (Tokatlı Nuri vb.) etkiledi. Fakat Ercişli Emrah’ın bazı şiirleri yanlışlıkla ona mal edildi.

Erzurumlu Emrah’ın Eserleri:

Divân-ı Emrah (1312/1916) XIX. Asır Saz şairlerinden Erzurumlu Emrah (Köprülü Mehmet Fuat, 1929),
Âşık Emrah, Hayat ve Şiirleri (Murat Uraz, 1943),
Erzurumlu Hayatı ve Şiirleri (Eflâtun Cem Guney-Çetin Güney, 1958)
Erzurumlu Emrah’ın Şiirlerinden Örnekler

 

Leyla Leyla (Dinliyelim Dağ Başında)

Dinliyelim dağ başında figanı
Görelim ne söyler şu Leyla Leyla
İkimiz de oturalım diz dize
Biz de hu çekelim hu Leyla Leyla

Bela çakmağını üstüme çaktın
Beni bir unulmaz derde bıraktın
Vücudum şehrini odlara yaktın
Yandım ateşine su Leyla Leyla

Mahabbet zencirin eyledin çengel
Yare varam derim koymuyor engel
Ölürsem sevdiğim üstüme sen gel
Çeşmin yaşı ile yu Leyla Leyla

Gurbetlere düştü Mecnun gulamın
Bari sen gelmezsen gönder selamın
Başımızda sevda dilde kelamın
Daim aklımızda bu Leyla Leyla

Emrah der ki başım üzre hümam ol
Hublar içre karış şirin kelam ol
Ben ölürsem cenazeme imam ol
Kıl kara zülfünle hu Leyla Leyla

KOŞMA

Hazân ile geçti gülşeni bustan
Eyler dertli bülbül zâr garip garip
Haraba yüz tuttu bezmi gülistan
Ağla şimdengeru var garip garip.

Hançeri feleğin ucu ciğerde
Gittikçe artıyor yara bu serde
Diyarı gurbette tutuldum derde
Gel tabip yaramı sar garip garip.

Emrah bizim elin gonca gülleri
Açılmıştır öter dost bülbülleri
Ben sefil sergerdan gurbet elleri
Gezeyim bir zaman yâr garip garip.

DEYİŞ

Dedim: Dilber, sen de sevdakâr mısın?
Dedi: Senden evvel nâra ben yandım.
Dedim: Doğru söyle, bana yâr mısın?
Dedi: Sadık yârim, gönülde andım.

Dedim: Gel, ağyarı feramus eyle!
Dedi: Terkeyledim, gönlüm hoş eyle.
Dedim: Gam-ı aşkı sen de nuş eyle.
Dedi: Çoktan anı nus edip kandım.

Dedim: Germanına benler dizilmiş.
Dedi: Görenler bağrı ezilmiş.
Dedim: Mahmur musun gözler süzülmüş?
Dedi: Hâb-ı nazdan yeni uyandım.

Dedim: Emrah gibi var mı âşıkın?
Dedi: Elbet benim senin lâyıkın.
Dedim: Halinden bil bağrı yanığın!
Dedi: Bilmez idim, şimdi inandım.

GÖNÜL GURBET ELE ÇIKMA

Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez.

Yöğrüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet ilde kıymatımız
Ya bilinir ya bilinmez.

Bahçemizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz.

Deryalarda olur bahri
Doldur ver içem zehri
Sunam gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez.

Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz.
TUTAM YÂR ELİNDEN TUTAM

Tutam yâr elinden tutam
Çıkam dağlara dağlara
Olam bir yaralı bülbül
İnem bağlara bağlara

Birin bilir birin bilmez
Bu dünya kimseye kalmaz
Yâr ismini desem olmaz
Düşer dillere dillere.

Emrah eder bu günümdür
Arşa çıkan tütünümdür
Yâra gidecek günümdür
Düşem yollara yollara.

BİR NAZENİN BANA GEL GEL EYLEDİ

Bir nazenin bana gel gel eyledi
Varmasam incinir, varsam incinir.
Nazik miyanından, ince belinden
Sarmasam incinir, sarsam incinir.

Kaşına çekilmiş kudret kalemi
Görmemiş dünyada derdü elemi
Her sabah her sabah verir selâmı
Almasam incinir, alsam incinir.

Yine görünüyor yârin illeri
Başımızda esen sevda yelleri
Yârın bahçesinde konca gülleri
Dermesem incinir, dersem incinir.

Nereden nereye sevmişim onu
Ateşi koymuyor yakıyor beni
Aşık Emrah sever böyle bir canı
Sevmesem incinir, sevsem incinir.

GENE BAHAR OLDU AÇILDI GÜLLER

Gene bahar oldu, açıldı güller
Bülbül-ü şeydalar bağlarda gezer.
Bir saçı Leylâ’ya meyil verenler
Elbet Mecnun olur, dağlarda gezer.

Ne sönmez ateştir aşkın ateşi
Gittikçe artırır serde savaşı
Yâr senin aşkından çeşmimin yaşı
Bahar seli gibi çağlar da gezer.

Emrah tek tıfıldan bağrı yanıklar
Bezm-i muhabbete kalbi sadıklar
Maşukundan cüda düşen âşıklar
Ruz-ü şeb ah eder ağlar da gezer.

EL ÇEK TABİP

El çek tabib el çek yaram üstünden
Sen benim derdime deva bilmezsin
Sen nasıl tabibsin yoktur ilacın
Yaram yürektedir sarabilmezsin

Sana derim sana ey kalbi hayın
Kimseler çekmesin feleğin yayın
Yıkıp harab ettin gönül sarayın
Alıp bir taşını koyabilmezsin

Emrah’ım dinledin benim sözlerim
Muhabettin can evimde gizlerim
Ne duruyon ağlasana gözlerim
Bir daha yarini görebilmezsin

 

Gönül Gitmek İster Gurbet İllere

Gönül gitmek ister gurbet illere
Velakin bizleri yar eğlendirir
Ezelden mailiz gonca güllere
Bülbül-i şeydayı zar eğlendirir

Bülbül gibi kaldık güller içinde
Gözümüz kan ağlar seller içinde
Biz ehl-i harabız iller içinde
Bizi ancak namus ar eğlendirir

Biz sözüm var aşkare söylenmez
Söylesem de nazlı yarca dinlenmez
Zincir ile bağlasanız eğlenmez
Emrah’ı zülfünde yar eğlendirir

Bugün Ben Bir Güzel Gördüm

Bugün ben bir güzel gördüm
Bakar cennet sarayından
Kamaştı gözümün nuru
Onun hüsn-ü cemalinden

Salındı bahçeya girdi
Çiçekler selama durdu
Mor menekşe boyun eğdi
Gül kızardı hicabından

Bahçenin kapısın açtım
Sandım ki cennete düştüm
Sevdim coştum helallaştım
Buse aldım yanağından

Bahçenin kapısı daldır
Dalında öten bülbüldür
Emrah da bir edna kuldur
Bağışla geç günahından

Felek Çakmağını Üstüme Çaktı

Felek çakmağını üstüme çaktı
Beni bir onulmaz derde bıraktı
Vücudum şehrini odlara yaktı
Yandım ataşına su leyli leyli

Felek çakmağını eyledi çengel
Yare gidem dedim koymuyor engel
Ölürsem kabrime sevdiğim sen gel
Gözün yaşı ile yu leyli leyli

Her an dilimizde dostun kelamı
Uğra dost köyüne eyle selamı
Tenhada görürsen Emrah cananı
Daim ezberimde o leyli leyli

Bundan Sonra Ben O Yare

Şimden – gerü nazlı yare küskünüm
Yıktı hatırımı barışmam gayrı
Alem gelip bana rica ederse
Çevirdim yüzümü görüşmem gayrı

Bundan sonra ben o yare küskünüm
Yıktı hatırımı barışmam gayrı
Cümle alem gelse minnet eylese
Çevirdim gönlümü barışmam gayrı

Güzel keklik gibi kafeste olsa
Altın vezne ile cevahir tartsa
Yarım mahşer günü şefaat etse
Giderim mahşere görüşmem gayrı

Bu yıl da Emrah yarsız kışlasın
Varır isem o yar beni taşlasın
Şimden gerü bildiğini işlesin
Hiçbir umuruna karışmam gayri

Hey Ağalar Bir Sunanın Elinden

Hey ağalar bir sunanın elinden
Aşk ile bu dertli sinem dağlıdır
Leyl ü nehar hasretini çekerim
Heman başım bir Leyla’ya bağlıdır

Aşıklar hublardan almaz mı bacı
Ayrılık şerbeti zehirden acı
Rakibin elinde hasret kılıcı
Çarka tutmuş bizim için zağlıdır

Emrah der ki dost ilinden gelirim
Gelirim de şu yerlerde kalırım
Ben yarimi kokusundan bilirim
Zülüfleri misk ü amber yağlıdır

Ey Dil Sana Baki Değil Bu Lane

Ey dil sana baki değil bu lane
Geldiceğin aşyane (aşiyane) var yürü
Bu dehr-i fenada düşme figane
Bir fenasız gülsitane var yürü

Sen de bu tarıka girmek dilersen
Bu yolda canla baş vermek dilersen
Men aref sırrına ermek dilersen
Esrar bilen dervişane var yürü

Eğerçi Emrah’ı istersen himmet
Mürşid-i kamile gel eyle hizmet
Her hana sultana eyleme minnet
Şahlar şahı Alişan’a var yürü

BİLMEZ

Surette Mevla’ya aşık olanlar
Surette kakül-i Leyla’yı bilmez
Arayıp dünyada Hakk’ı bulanlar
Değil kim dünyayı ukbayı bilmez

Devlet-i dehr içre olanlar mesrur
Derunu harabdır birun ma’mur
Safi dil olmayan sofi-i mağrur
Çektiği gussa-i esmayı bilmez

Emrahi akıbet olursun fani
Tutalım ki oldun Yusuf’u sani
İsbat-ı Hak edüb nefsini tanı
Nefsini bilmeyen Mevla’yı bilmez