Turnam Gelir Katar Katar
Turnam gelir katar katar
Kanadım boynuna atar
Seher ile bir kuş öter
Ötüşü gül dalınd’olur
Kır atın sarı donlusu
Yiğidin gözü kanlısı
Güzelin göğsü benlisi
O da Aydın ilind’olur
Kederlenme deli gönül
Yiğide hörmetler olur
Namlı namlı kar istersen
O da Çiçek dağınd’olur
Dadal’ım ben yoktur malım
Her sözlerim Hakk’a malum
Allah’ın sevdiği kulun
Sevdiceği yanınd’olur
Dadaloğlu
Şol Çukurova Da Benim Diyenler
Şol Çukurova da benim diyenler
Yanıma gelir ünümü duyarlar
Beş arap at ile beş yavru şahin
Avlar sana layık Küçük Al’oğlu
Arap at üstünde cıda atanlar
Ejderhayı ağzı ile tutanlar
Soyunup meydanda savaş edenler
Beyler sana layık Küçük Al’oğlu
En küçük kardaşın yerini tutsun
Oğlun Mistik Paşa cıdanı atsın
Beylanlı Mustafa Paşa pekmezin satsın
Tuğlar sana layık Küçük Al’oğlu
Der Dadal’ım eyleyelim niyazı
Ağ üstüne yazarlar kara yazı
Kara gün karaların kar beyazı
Dağlar sana layık Küçük Al’oğlu
Dadaloğlu
Sana Derim Sana Hasan Kalesi
Sana derim sana Hasan Kalesi
Alt yanında dövüş oldu yön oldu
Yiğit olan yiğit çıktı meydana
Koç yiğitler arap ata bin oldu
Akşamki gördüğüm şu kara düşler
Hesaba gelmedi kesilen başlar
Eyerlen atımı küçük kardaşlar
Hünkar tarafından bize gel oldu
Akşamınan ikindinin arası
Aldı beni şu dünyanın yarası
Ecel geldi ölmemizin sırası
Ağladı il-oba gözü kan oldu
Dadaloğlu’m der ki belim büküldü
Gözümün gevheri yere döküldü
Üç yüz atlı ile cenge dikildi
Yüzü geldi iki yüzü dön oldu
Dadaloğlu
Yüce Hak’tan Bir Dileğim Var
Yüce Hak’tan bir dileğim var benim
Yaşadıkça yardan ırak etmesin
Yar yanında geçer olsun her günüm
Kem rakibin dağında gül bitmesin
Aradım da en son buldum dengimi
Yar hasmıylan çıkıp ettim çengimi
Sen söyle de ben dolduram cöngümü
Muhabbettik aramızdan gitmesin
Kara meşe üzerinde mazı var
Ardımızda nice nice tazı var
Şah Suna’nın verilmiş sözü var
Olur mu hiç ikrarını gütmesin
Beri gel de Dadaloğlu’m beri gel
Niceleyin sarılırız görsün el
Zülüflerin dökem yüzüne tel tel
Bin bir buse az gelsin de yetmesin
Dadaloğlu
Yürü Bire Pınarbaşı
Yürü bire Pınarbaşı
Acap karın kalktı m’ola
Boynu uzun tor sunalar
Su yoluna çıktı m’ola
Tez gelir Kaynar’ın yazı
Hoş akar Munzur’un özü
Koc Irmak tutardı buzu
Garbi değdi söktü m’ola
Kabaktepte asıl yurdum
Nadir Şah’tan gelir soyum
Koca Nallı büyük dayım
Avşarlık’tan çıktı m’ola
Bugün ben bir rüya gördüm
Eskisinden beter derdim
Uzun Yayla dede yurdum
Çerkez kazık kalktı m’ola
Dadaloğlu’m oldum yetim
Nerde kaldı gök kır atım
Melul olan aşiretim
Avşarlık’tan bıktı m’ola
Dadaloğlu
Kozanoğlu Destanı
N’olaydı da Kozanoğlu’m n’olaydı
Sen ölmeden bana ecel geleydi
Bir çıkımlık canımı da alaydı
Böyle rüsva olmasaydık cihanda
Neyledik de Hakk’a büyük söyledik
Ne akılla kahbeleri dinledik
Cahil idik nettiğimiz bilmedik
Aciz çıktı bak adımız her yanda
Beyim gelir arkasında bin atlı
Cümlesi de sanki kuştur kanatlı
Ölürsek derdimiz olur bin katlı
Yar yetimi kalır mıydı meydanda
Derviş Paşa gayrı kına yakınsın
Böbür böbür dört bir yana bakınsın
Amma bizden gece gündüz sakınsın
Öc alırız ilk fırsatı bulanda
Dadaloğlu’m söyler size adını
Şimdiden yok bilsin hasım kendini
Bağlasalar parçalarım bendimi
Yatacağım bilsem bile zindanda
Dadaloğlu
Kaktı Havalandı Ey Deli Gönül
Kaktı havalandı ey deli gönül
Varır bir menzile erişir bugün
Meydan benim diye kabak asanlar
Çıkar koç yiğitler döğüşür bugün
Bugün meydan günü döğüş olucu
Kötüler de geri geri durucu
Koç yiğit elinde tatar kılıcı
Kılıç kalkanınan vuruşur bugün
Sıkılır tüfekler tütünler tüter
Çalınır davullar mehterler öter
Kesilir keller meydanda yatar
Üleşler ayağa dolaşır bugün
Dadaloğlu’m derde eyledi hengi
Bugün kötülerin çıkar mehengi
Solar koç yiğidin gülgün rengi
Çıkar arap atlar yarışır bugün
Dadaloğlu
İp Kalmadı Salıncağa Takacak
İp kalmadı salıncağa takacak
İt kalmadı Binboğa’ya çıkacak
İskan mıdır başımıza kakacak
Arkasından yetişiyor sağları
Bire Memicioğlu’m unutma bunu
Lorşun benim derdin hanıya Hunu
Unuttun mu kuzum geçen günleri
Yalman kaypak geyer idi beyleri
Yalanları gerçeklere kattınız
Kumaş diye çulunuzu sattınız
Avşarların aleyhine attınız
Unuttun mu gök kır atlı ağ’ları
Koca Payas bu oyunu çok gördü
Yedi dağ üstüne ordusun kurdu
Yavus Sultan Selim korkup da verdi
Bey baban zorundan aldı tuğları
Ahırdağı’ndan da Kara-beyazın
Bir yazın ağlattı bir de bu güzün
Karbeyaz’ı alırsak Şam’acak bizim
Şam’a kadar gider ulu dağları
Emmim Hacı Osman böyle söyledi
Altı Türkmen beyi Avşar yediydi
Firenk barutlu da Macar tüfekli
Ölen öldü hesap edin sağları
Aşık Dadaloğlu doğruyu sever
Her zaman koyağa mazı mı yağar
Adamın aslanı Avşar’dan doğar
Yine yapar al çarpılı evleri
Dadaloğlu
Allahım Allahım Kadir Allahım
Allahım Allahım kadir Allahım
Bizim burda öleceğimiz bilindi
Emmiye dayıya haberler gelsin
Sırkınt’oğlu yanımızda bulundu
Amanın ağalar müşküldür halim
Kesildi kervanım işlemez yolum
Kardeşim Kara Mustafa oğlum
Her baktıkça ciğerciğim delindi
Yavru şahin gibi yüksekten uçar
Düşmanın görünce göğsünü açar
Aslan gibi pençe vurup kan saçar
Kara Seyfi eli bağlı bulundu
Mudara etmez adam oğlu adama
Daima yalvarırım barı Hudaya
Dokuz atlı idik geldiğinde odama
Kozanoğlu ne idiğin bilindi
Dadaloğlu
Avşarların Tecirlilerle Kavgası
Elbistan Ovasına bir aslan geldi
Ecelin ağzına geliyor Çerkez
Aldı mızrağını çıhdı meydana
Bel ver Danac’oğlu varıyor Çerkez
Daha ilk kavgası bulman mahana
Tahım goyduh Gader Hüyü’nden Cehan’a
Gazın derneğe dayanır mı saltana
Seçip kılavuzunu vuruyor Çerkez
Anası Torun babası Hall’İbrahim Bey oğlu
Verin yalman mızrağını eline uçları tuğlu
Babalı boynuna Murat Bey Hall’oğlu
İki bayşın hökmünü de veriyor Çerkez
Sizde yok muydu Firek barıdı
Yitirmiş Tecirli’yi arar Cerit’i
Unutdun mu gavah boylu Halıd’ı
Geçmiş gün hayfını alıyor Çerkez
Der Dadal’ım der de hiliye gitme
Gözünle gördüğünü Hak inkar etme
Baban Koca Topuz’un hakkın unutma
Doldurup veriyor Çerkez
Dadaloğlu
Kozanoğlu Destanı
Kozan’a iller Kozan’a
Akıl ermez bu düzene
Öldürmüşler beyimizi
Yasak kabrini gezene
Kara çadır eğme ilen
Ucu yere değme ilen
Ne kaçarsın Kozanoğlu
Üç beş atlı gelme ilen
Kozan Dağı karlı buzlu
İçi dolu gelin kızlı
Öldürürler beyim seni
O kafirler dünden sözlü
Çıktık Kozan’ın dağına
Düştük düşman tuzağına
Tek dileğim imdat gelsin
Kozanoğlu otağına
Kara çadırın karası
Kapandı dağlar arası
Derman eyle Avşar kızı
Ak göğsü süngü yarası
Kıratın örkten boşandı
Üzengi yere döşendi
Ne yatarsın Kozanoğlu
Kılıncın eller kuşandı
Şu Feke’nin hanımları
Talim bilmez alimler
Kör ola Derviş paşa
Hep dul koydun gelinleri
Kara çadır is mi tutar
Altın tabak pas mı tutar
Kozanoğlu öldü diye
Avşar kızı yas mı tutar
Dadaloğlu gider gelir
Zalim ettiğini bulur
Gel ağlama Avşar kızı
Yiğit ölür namı kalır
Dadaloğlu
Kozanoğlu Destanı
N’olaydı da Kozanoğlu’m n’olaydı
Sen ölmeden bana ecel geleydi
Bir çıkımlık canımı da alaydı
Böyle rüsva olmasaydık cihanda
Neyledik de Hakk’a büyük söyledik
Ne akılla kahbeleri dinledik
Cahil idik nettiğimiz bilmedik
Aciz çıktı bak adımız her yanda
Beyim gelir arkasında bin atlı
Cümlesi de sanki kuştur kanatlı
Ölürsek derdimiz olur bin katlı
Yar yetimi kalır mıydı meydanda
Derviş Paşa gayrı kına yakınsın
Böbür böbür dört bir yana bakınsın
Amma bizden gece gündüz sakınsın
Öc alırız ilk fırsatı bulanda
Dadaloğlu’m söyler size adını
Şimdiden yok bilsin hasım kendini
Bağlasalar parçalarım bendimi
Yatacağım bilsem bile zindanda
Dadaloğlu
Garipçe Garipçe Öten İbili
Garipçe garipçe öten ibili
Acap göçtü m’ola Avşar illeri
Alabel bahçesi güzel konalga
Açtı m’ola Ilıca’nın gülleri
Arıkyazı nergizlerin bitti mi
Turnaların garip garip öttü mü
Seyfi gözlüm senden semah tuttu mu
Çalkan bir Yarsuvat’ın gölleri
Hupların durağı Cihan’ın suyu
Güzel eğlencesi Mercin’in kıyı
Gitti de gelmedi bir delim deyi
Arasıra gözler m’ola yolları
Dadaloğlu’m der de bulandı bendim
Badeyi içti de söylüyor kendim
İzin ver kuluna beyim efendim
Yakın olsun ıraktaki yolları
Dadaloğlu
Heyheylesin (Bana Emmi Diyen)
Emminin sakalı kaba
Kah çuha giyer kah aba
Seni sevsin bizim oba
Emmin seni heyheylesin
Emminin sakalı ağdır
Senin cünunluğun çağ’dır
Ergenler benden yeğdir
Emmin seni heyheylesin
Heçeye gönlüm heçeye
Kılları dönmüş keçeye
Öte geçeden bu geçeye
Emmin seni heyheylesin
Der Dadal’ım okuşursun
Koçlar gibi tokuşursun
Tenha bulsan öpüşürsün
Emmin seni heyheylesin
Dadaloğlu
Hey Ağalar Kış M’olacak Bilemem
Hey ağalar kış m’olacak bilemem
Gavur Dağı gene başın duman mı
Padişahtan ferman gelmiş gel deyi
Gidiyom ya geleceğim güman mı
Kırpık olur Gavur Dağı’n ormanı
Padişah derdimin olmaz dermanı
Devlet hakkımızda vermiş fermanı
Yeni evliyim ayrılacak zaman mı
Dadaloğlu’m hile yoktur işimde
Yiğit olan yiğit görür düşünde
Alışkan tüfekle dağlar başında
Azrailden başkasına aman mı
Dadaloğlu
Kader Böyle İmiş
Bizim ilin koyunları kuzular
Derdim artar yaralarım sızılar
Anayı babayı gönül arzular
Kader böyle imiş kime ne deyim
Bizim ilde lale sümbül top biter
Bülbülün kumrusu firkatli öter
Sılada sevdiğim gözümde tüter
Kader böyle imiş kime ne deyim
Dadaloğlu