Bayburtlu Zihni hem Divan hem de halk şiiri türündeki yapıtlarıyla tanınmış bir şairdir. Asıl adı Mehmed Emin’dir. Zihni onun takma adıdır ve Bayburt’ta doğduğu için Bayburtlu Zihni olarak anılır.
Erzurum ve Trabzon medreselerinde okudu. Ardından İstanbul’a gitti ve çeşitli yerlerde kâtiplik yaptı. Divan şiiri türünde yazdığı şiirler ve kasidelerle tanındı. Daha sonra Bayburt’a döndü. 1828’de Ruslar kenti işgal edince buradan ayrıldı. İşgalden sonra yeniden Bayburt’a döndü. 1834’te hacca gitti, oradan Mısır’a uğradı. Daha sonra Erzurum’da, yeniden İstanbul’da bulundu. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde memur olarak çalıştı. Bayburt’a dönerken Trabzon yakınlarındaki Olasa (bugün Bahçeyaka) köyünde öldü.
Bayburtlu Zihni şiirlerini, hem hece, hem de aruz ölçüsüyle yazdı. Aruzla yazdığı şiirler ölümünden sonra Divan-ı Zihni (1876) adıyla yayımlandı. Ama şair asıl ününü hece ölçüsüyle yazdığı koşma ve destanlara borçludur. 1828’de Bayburt’un Rus işgalinden gördüğü zararları dile getiren koşma biçimindeki ağıtıyla büyük ün kazandı. “Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş / Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı” dizeleriyle başlayan bu koşma sonradan bestelenmiştir. Bayburtlu Zihni başından geçen serüvenleri, şiir, yergi ve destanlar biçiminde Sergüzeştname’de anlatmıştır.
Eserleri
Divan
Sergüzeşt-name
Kitab-ı Hikaye-i Garibe
Uzun Müddet Haber Yoktur Sılamdan
Uzun müddet haber yoktur sılamdan
Her posta geldikçe gönlüm yerinir
Haber yok evlad ü ayal, anamdan
Can postanelere varır sürünür
Kör olsun gurbetin kahrı bitmedi
Gidemem vatana çilem yetmedi
Gül de taksam bülbülümüz ötmedi
Altın kafes olsa viran görünür
Bahar geldi seyran için iline
Herkes sevdiğim takmış koluna
Zihniya gurbetin gider yoluna
Hasretli sîneme hicran sarınır
Bayburtlu Zihni
Vardım Ki Yurdundan
Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş
Sakiler meclisten çekmiş ayağı
Hangi dağda bulsam ben o maralı
Hangi yerde görsem çeşm-i gazali
Avcılardan kaçmış ceylan misali
Göçmüş dağdan dağa yoktur durağı
Laleyi sümbülü gülü har almış
Zevk u şevk ehlini ah u zar almış
Süleyman tahtını sanki mar almış
Gama tebdil olmuş ülfetin çağı
Zihni dert elinden her zaman ağlar
Sordum ki bağ ağlar bağ u ban ağlar
Sümbüller perişan güller kan ağlar
Şeyda bülbül terk edeli bu bağı
Bayburtlu Zihni
Yıkmış Çadırların Göç Etmiş Leyla
Yıkmış çadırların göç etmiş Leyla
Vardım ki boş kalmış yar otakları
Dağı mesken etmiş biçare Mecnun
Akıtmış gözünden kan ırmakları
Zeyd ile göndermiş Leyla’ya name
Dedi iyi getirdim ağyarı kama
Akıbet yar oldun İbniselama
Neyledin ettiğin o misakları
Zihni’yim akıttım didem yaşların
Yedi yıl bekledim bulak başların
Dağıt bu derneği sav savaşların
Bozuldu kabail ittifakları.
Bayburtlu Zihni
Ah Elinden Zülfü Kemendim
Ah elinden zülfü kemendim benim
Müjgan değdi sinem yaralandı gel
Gün begün artmakta derd ile gamım
Uç verdi yaralar sıralandı gel
Gamdan hisar oldu meskenim yurdum
Tükenmez avazım okunmaz virdim
Üç değil beş değil yüz oldu derdim
Yüklendi gam yükün kiralandı gel
Zihniya yolundur haftada ayda
Sevip ayrılmada ne buldun fayda
Azrail göğsünde canın ne heyde
Gözlerimin akı karalandı gel
Bayburtlu Zihni
Bâd-ı Sabâ Selâm Söyle O Yâra
Bâd-ı sabâ selâm söyle o yâra
Ya gelsin ya gidek o diyara biz
Kâtip, arzıhâlim yaz ki canana
Ayrılalı düştük ah ü zâra biz
Kâtip, arzıhâlim arşa dayandı
Can gurbette hasret nârına yandı
Herkes sevdiğinden doydu, usandı
Neden kaldık böyle bahtı kara biz
Namem hem okusun hem yâr ağlasın
Aşk oduna düşsün nâçar ağlasın
Sînesini dövsün her bâr ağlasın
Desin ki zulmettik Zihnî’zâra biz
Bayburtlu Zihni
Gam Diyarında Kodu Gittiyse Cananın Garib
Gam diyarında kodu gittiyse cananın garib,
Nale-i cangahdan olmaz dil ü can garib.
Karşı Dağlar Kar Dolu
Karşı dağlar kar dolu
Kilitlenmiş yar dolu
İçim yasla burkulur
Senden ayrı düşeli
Durmadan bakıyorum
Boşluğa akıyorum
Kız her yanım uçurum
Senden ayrı düşeli
Baktılar bür yüzüme
Mil çektiler gözüme
Kıydılar gündüzüme
Senden ayrı düşeli
Bayburtlu Zihni Katip Sen Yaz Saba Sen De Kerem Kıl
Katip sen yaz saba sen de kerem kıl
Götür arzıhalim yare tez elden
Naziktir efendim nezahetli bil
Gönderelim o dildara tez elden
Katip çok uzatma sarfı imlayı
Hemen yaz derdime iste davayı
Kerem et bekletme bad-ı sabayı
Azmeylesin o diyara tez elden
Hasretli dideme nem mi gönderir
Hicran mı gönderir gam mı gönderir
Kendi mi gelir merhem mi gönderir
Zahm-ı dil-i Zihni’zara tez elden
Bayburtlu Zihni
Saba Gider İsen Bizim Diyare
Saba gider isen bizim diyare
Benim vasfı halim o yare söyle
Lalenin bağrında bir ise yare
Benimki erişti hezara söyle
Bülbül bir gül için çekerse zarı
Halini arzeder yüz yüze bari
Ya ben görmemişim o şuh didarı
Bıraktı bu garip diyare söyle
Pervane perrini yaktıysa nare
Ya ben yaktım vücudumu yekpare
Zihniya Mansur’u çektiyse dare
Ben esirim zülfü nigare söyle
Bayburtlu Zihni
Saba Mülkün Verir Bade
Saba mülkün verir bade
Dağıttıkça saba zülfün
Yıkar Çin mülkünü ahır
Harap eyler hata zülfün
Olanı olmasa asker
Çekildi şamahan asker
Habeş’te kesti çok serler
O Mehdi zamanda zülfün
Boyun selvi revan ettin
Duhanın enduha ettin
Acem mülkün yağma ettin
İran üzre Huıda zülfün
Diyar-ı zulmette seyran
Eder İskederi devran
Nebildir çeşme-i hayran
Hızırdır rahmına zülfün
Gence ile Karabağ’ı
Semerkant Buhara Dağı
Kurup Keşmir’de otağı
Horasan’dan yağa zülfün
Erişti hükmü şevkanı
Kızıl elmayı fermenı
Çekip bende Tatar Hanı
Şahı Rüstem Şam’a zülfün
Şeyda bülbül garip bülbül
Şeyda bülbül deli bülbül
Gel bizim ellere de bülbül
Buhara ile Kerman’a
Haber gitti Horasan’a
Düşüp pazar-ı büyrana
Senin ile baha zülfün
Giden aşıkların dadı
Elinde Zihni feryadı
Yeniden sahnı Bağdad’ı
Vuruptur Kerbela zülfün
Bayburtlu Zihni Seni Bağı İremden Mi Kaçırmış
Seni bağı iremden mi kaçırmış
Melek misin asumandan mı geliş
Gittikçe şevketin şanın yücelmiş
Bilmem tahtı Süleyman’dan mı geliş
Hüsn ile bugün Yusufi devransın
Ne incisin ne mercansın ne cansın
Korkarım fitneli ahır zamansın
Mehdi misin Isfahandan mı geliş
Güzel sevmek olmuş Zihni’ye adet
Ne bağda ser çektin ey servi kamet
Sormak ayıp olmasın a çeşmi afet
Mülki lali Bedahşandan mı geliş
Bayburtlu Zihni Tez Elden (Katip Sen Yaz)
Katip sen yaz yare tez elden
Götür arz-ı halim yare tez elden
Naziktir efendim nezahetli bil
Gönderelim o didara tez elden
Katip çok uzatma harfi imlayı
Hemen yaz derdime iste devayı
Kerem et bekletme bad-ı sabayı
Azmeylesin o diyara tez elden
Hasretli dideme nem mi gönderir
Hicran mı gönderir gam mı gönderir
Kendi mi gelir merhem mi gönderir
Zahm-ı Zihni-i zare tez elden
Bayburtlu Zihni
Geçti Sensiz Güzelim Hicr İle Eyyamım, Gel
Geçti sensiz güzelim hicr ile eyyamım, gel,
Fark olunmaz gam ile sabahtan akşamım gel.
Şamdan zülf-i hayalinle seher-bidarım,
Şeb-i zulmetteyim ey şem-i şeb-i aramım gel.
Geldi gam padişahı mahkeme-i hicrane,
Yazdılar kayd-ı ebed hicrine eyyamım gel.
İki kat etti beni hasretin ey kaşı keman,
Uzadı servi kaddin tek bu serencamım gel.
Zihni sayen gibi bir âşık-ı üftadendir,
Vakt-i nev-ruzdur ey serv-i gül-endamım gel.
Bayburtlu Zihni Kakülün Ser Bölük Zülfün Yüzbaşı
Kakülün ser bölük zülfün yüzbaşı
Çin mülkünün hükümranı gözlerin
Perçemin Hıtayi halin Habeşi
Değer taht-ı Süleyman’ı gözlerin
Karabağ’ı bir kıl ile bağladı
Hışma gelip Dağıstan’ı dağladı
Hançerini su kasdına zağladı
Oka tuttu Horasan’ı gözlerin
Zihni’yim ey kaşı keman sevdiğim
Kirpikleri oktur yaman sevdiğim
Koy etsin sinemi nişan sevdiğim
Alsın sayemizde Şam’ı gözlerin
Bayburtlu Zihni
Saba Gider İsen Bizim Diyare
Saba gider isen bizim diyare
Benim vasfı halim o yare söyle
Lalenin bağrında bir ise yare
Benimki erişti hezara söyle
Bülbül bir gül için çekerse zarı
Halini arzeder yüz yüze bari
Ya ben görmemişim o şuh didarı
Bıraktı bu garip diyare söyle
Pervane perrini yaktıysa nare
Ya ben yaktım vücudumu yekpare
Zihniya Mansur’u çektiyse dare
Ben esirim zülfü nigare söyle
Bayburtlu Zihni
Saba Mülkün Verir Bade
Saba mülkün verir bade
Dağıttıkça saba zülfün
Yıkar Çin mülkünü ahır
Harap eyler hata zülfün
Olanı olmasa asker
Çekildi şamahan asker
Habeş’te kesti çok serler
O Mehdi zamanda zülfün
Boyun selvi revan ettin
Duhanın enduha ettin
Acem mülkün yağma ettin
İran üzre Huıda zülfün
Karşı dağlar kar dolu
Kilitlenmiş yar dolu
İçim yasla burkulur
Senden ayrı düşeli
Durmadan bakıyorum
Boşluğa akıyorum
Kız her yanım uçurum
Senden ayrı düşeli
Baktılar bür yüzüme
Mil çektiler gözüme
Kıydılar gündüzüme
Senden ayrı düşeli
Bayburtlu Zihni
Katip Sen Yaz Saba Sen De Kerem Kıl
Katip sen yaz saba sen de kerem kıl
Götür arzıhalim yare tez elden
Naziktir efendim nezahetli bil
Gönderelim o dildara tez elden
Katip çok uzatma sarfı imlayı
Hemen yaz derdime iste davayı
Kerem et bekletme bad-ı sabayı
Azmeylesin o diyara tez elden
Hasretli dideme nem mi gönderir
Hicran mı gönderir gam mı gönderir
Kendi mi gelir merhem mi gönderir
Zahm-ı dil-i Zihni’zara tez elden
Bayburtlu Zihni
Uzun Müddet Haber Yoktur Sılamdan
Uzun müddet haber yoktur sılamdan
Her posta geldikçe gönlüm yerinir
Haber yok evlad ü ayal, anamdan
Can postanelere varır sürünür
Kör olsun gurbetin kahrı bitmedi
Gidemem vatana çilem yetmedi
Gül de taksam bülbülümüz ötmedi
Altın kafes olsa viran görünür
Bahar geldi seyran için iline
Herkes sevdiğim takmış koluna
Zihniya gurbetin gider yoluna
Hasretli sîneme hicran sarınır
Bayburtlu Zihni
Vardım Ki Yurdundan
Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş
Sakiler meclisten çekmiş ayağı
Hangi dağda bulsam ben o maralı
Hangi yerde görsem çeşm-i gazali
Avcılardan kaçmış ceylan misali
Göçmüş dağdan dağa yoktur durağı
Laleyi sümbülü gülü har almış
Zevk u şevk ehlini ah u zar almış
Süleyman tahtını sanki mar almış
Gama tebdil olmuş ülfetin çağı
Zihni dert elinden her zaman ağlar
Sordum ki bağ ağlar bağ u ban ağlar
Sümbüller perişan güller kan ağlar
Şeyda bülbül terk edeli bu bağı
Bayburtlu Zihni
Yıkmış Çadırların Göç Etmiş Leyla
Yıkmış çadırların göç etmiş Leyla
Vardım ki boş kalmış yar otakları
Dağı mesken etmiş biçare Mecnun
Akıtmış gözünden kan ırmakları
Zeyd ile göndermiş Leyla’ya name
Dedi iyi getirdim ağyarı kama
Akıbet yar oldun İbniselama
Neyledin ettiğin o misakları
Zihni’yim akıttım didem yaşların
Yedi yıl bekledim bulak başların
Dağıt bu derneği sav savaşların
Bozuldu kabail ittifakları.
Bayburtlu Zihni Ah Elinden Zülfü Kemendim
Ah elinden zülfü kemendim benim
Müjgan değdi sinem yaralandı gel
Gün begün artmakta derd ile gamım
Uç verdi yaralar sıralandı gel
Gamdan hisar oldu meskenim yurdum
Tükenmez avazım okunmaz virdim
Üç değil beş değil yüz oldu derdim
Yüklendi gam yükün kiralandı gel
Zihniya yolundur haftada ayda
Sevip ayrılmada ne buldun fayda
Azrail göğsünde canın ne heyde
Gözlerimin akı karalandı gel
Bayburtlu Zihni
Bâd-ı Sabâ Selâm Söyle O Yâra
Bâd-ı sabâ selâm söyle o yâra
Ya gelsin ya gidek o diyara biz
Kâtip, arzıhâlim yaz ki canana
Ayrılalı düştük ah ü zâra biz
Kâtip, arzıhâlim arşa dayandı
Can gurbette hasret nârına yandı
Herkes sevdiğinden doydu, usandı
Neden kaldık böyle bahtı kara biz
Namem hem okusun hem yâr ağlasın
Aşk oduna düşsün nâçar ağlasın
Sînesini dövsün her bâr ağlasın
Desin ki zulmettik Zihnî’zâra biz
Bayburtlu Zihni Gam Diyarında Kodu Gittiyse Cananın Garib
Gam diyarında kodu gittiyse cananın garib,
Nale-i cangahdan olmaz dil ü can garib.
Şahsar-ı gülde hoş tut bülbül-i şeydaları.
Kalmasın ey bağban, gülberk-i handanın garib.
Evvela gör küfr-i zülfün sonra inkarın yetür:
Bari sufi, durmasın göğsünde imanın garib.
Su dök ey saka-yı dü çeşmim hemişe payına,
Bağ-ı dilde saye-i servi-yi hiramanın garib.
Sorma zahm-ı gamze-i huban-ı asrı Zihni’den
Kes ilâcımdan tabîb, destin dermânın garîb.
Bayburtlu Zihni