BELLİDİR
Na ehil olanda olmaz kemalet
Ehl-i kamil olan yüzden bellidir
Feterda sırrından bilmeyen hüccet
Dolanıp gezdiği izden bellidir
Benlik sarayında kendin kuranlar
Kibir döşeğinde çok oturanlar
Nefs-i hakim edip dava görenler
Tekellüm ettiği sözden bellidir
Hicrani’yem ben de oldum tarumar
Nereye varırsa haramdan umar
Şita zamanında açılmaz bahar
Baharın cilası yazdan bellidir
Bayburtlu Hicrani
BÜLBÜL
Ne ilden şeydasın ey cem-i kudret,
Merhaba hoş geldin bu bağa bülbül.
Bahçe mi bakarsın yoksa ki bağban,
Konmak mı muradın yuvaya bülbül.
Dilin irem olmuş bir dilber gibi,
Kirpiklerin servi gül penah gibi,
Güneşin içinde olan şah gibi,
Ne kıyak dolarsın yaprağa bülbül.
Dilerim murada hem yetmelisin,
Lâle sümbül gibi yetişmelisin,
Her daim huzurda ötüşmelisin,
İnanmam gözümden irağa bülbül.
Sana kurban olan HİCRAN gededir,
İkrarımız ezel “kalu bela”dır,
Gönlüm muhabbettir dilim burmadır,
Akar bu zemzemin dudağı bülbül.
Bayburtlu Hicrani
DEMOKRASİ DESTANI
Dokuzyüzelliyedi yılı Ekimde
Oya geldik bilmemişdik kim kimde
Halk Partisi dermen arar hekimden
Dedim derde derman Demokrasidir.
Köyümüzde Halk Partisi oy aldı
Ancak sekiz saat neşeli kaldı
Kır çavdarı gibi başağı soldu
Su verip biçtiren Demokrasidir.
Evvel şal parçası örterdik,attık
Yakanda dururdu kir ile bit dik
Kumaşdan sırtında pantol ceketin
Kumaşı giydiren Demokrasidir.
“Elif” “Ebced” diyenin dişini sökdü
KUR’AN-ı çığnayıp hocayı döğdü
“SELAVAT” getirene gözünü eğdi
Bu Dini parlatan Demokrasidir.
Memura seksene, bize yüzelli
Şekeri sattırdın tarihte belli
Vergiyi çıkardın köklü tecelli
Bu pası sildiren Demokrasidir.
Seksene alırdık bir kilo tuzu
Yetmişbeş liraya teneke gazı
Bize göstermedin basmayı bezi
Bol basma bez veren Demokrasidir.
Tahsildar ister amele parası
Göstermedin hiçbir kazanç çaresi
Kurtlanmıştı köylülerin yarası
Tedavi etdiren Demokrasidir.
Ekmek yediğin öküz; alırdın sayım
At ister merkebin yolmuşdun tuyun
Vergiyi korutmaz beslenen koyun
Mala kıymet veren Demokrasidir.
Bedeli kırk kuruş vergisi seksen
Tahsildar al git keçiyi dersen
Derki götürürem kırk daha versen
Derdimizi bilen Demokrasidir.
Ofis memurların köylere saldın
Üç teneke buğdanın birini aldın
Darılma gücenme ettiğin buldun
Elimizi alan Demokrasidir.
Köyümüz Ahpunus,İlçemiz Bayburt
Oku destanımı her yana duyurt
Bülbüle gülzar,kargaya gurut
Mana çözenler Demokrasidir.
HİCRANİ sözü kes,benliği bırak
İzimiz,özümüz gün gibi parlak
Dinimiz birdir,Kitabımız Hak
Bu izi özleyen Demokrasidir.
Bayburtlu Hicrani
Gençliğe Öğüt
Ey vatandaş, Türk yavrusu büyüdü,
Kahramanca çalış koş yardımına,
Atan gazi aslın şehit öğüdün,
Vatan ihtiyaçlı, genç yardımına.
Sana emanettir sevgili vatan,
Sancak milletimin demişti ATAN,
Sivilde kahraman, ordu da arslan,
Mermer bilek besle iç yardımına.
Dokuzyüzaltmışbir, beş ondört, Pazar,
Yaşasın, gençliğe değmesin nazar.
Tarihlere altın kalemler yazar,
Derin sevgimiz var, genç yardımına.
HİCRAN vasiyetimdikmeli yakan,
Olmasın Vatana bir hayın bakan,
Vücudumuz toptur, göğsümüz kalkan,
Ağzından daneler saç yardımına.
Bayburtlu Hicrani
GÜL YÜZE
Gül bağında gül yüze,
Gül dolana gül yüze,
Geçen hafta doksandı,
Bugün çıkmış gül yüze.
Bülbül firaklı idi,
Goncada saklı idi,
Sevdası haklı idi,
Açıp çıkmış gül yüze.
Hicrani’nin olmazsın,
Sararmazsın solmazsın,
Beni yanan almazsın,
Sohunda bir gül yüze.
Bayburtlu Hicrani
SAZIM
Sazımın telinin dördü,
Biri alır gamı, derdi,
Biri nâmert ile merdi;
Seçer bir yana bir yana.
Sazımın telleri keman,
Biri çağırır el’aman,
Biri tabip, biri derman;
Seçer bir yana bir yana.
Sazımın telleri çelik,
Onun bağrı benden delik,
Biri zülüf, biri örük;
Seçer bir yana bir yana.
Sazımın telleri üç beş,
Benim gibi almış ateş,
Biri altun, biri gümüş;
Seçer bir yana bir yana.
Sazımın telleri cevher,
Biri bülbül öter seher,
Biri yıldız, biri ülker;
Seçer bir yana bir yana.
Sazımın telleri şâkir,
Biri ırmak, biri nehir,
Biri sûfî, biri zâkir;
Seçer bir yana bir yana.
Sazımın telleri nakkaş,
Aşkından almıştır ateş,
Biri sırdır, biri sırdaş;
Seçer bir yana bir yana.
Sazımın telleri ondur,
Ehl-i aşka bir oyundur,
Biri aydır, biri gündür;
Seçer bir yana bir yana,
Sazımın telinin yayı,
Bu dünyada var mı tay’ı?
Birisi yedi deryayı;
Geçer bir yana bir yana.
Benim sazımın âhından,
Telleri, hub dergâhından,
Biri Hicran kadehinden;
İçer bir yana bir yana.
Bayburtlu Hicrani
|
BOYUNA
Bozar havalar bozar,
Güz gelir dağlar bozar,
Feleğin adetidir,
Nice yuvalar bozar.
Beni ağlatan o yar,
Ağlatmak sana uyar,
Gönlümde mihrabı var,
Gün gelir yapan bozar.
Topla lal-u mercanı,
Çileden kurtar canı,
Nazik tenin Hicrani,
Çürütür toprak bozar.
BOYUNA
Yan boyuna, boyuna,
Uyan dayan, boyuna.
Gemi kaburga vermiş,
İskele yan boyuna.
Senin şirin bakışın,
Kirpik elvan nakışın,
Gece gün yazın kışın,
Ateşe yan boyuna.
Dilber senin yaşların,
Katle ferman kaşların,
Dökmüş sırma saçların,
Omuzdan yan boyuna.
Ben yari gördüm üryan,
Uyan gözlerim uyan.
Gece gelende rüyan,
Yatma uyan boyuna.
Hicrani sönmez narım,
Benim gizli sırlarım,
Gönlümde nazlı yarim,
Sizde ayan boyuna.
Bayburtlu Hicrani
EYVAH
Bülbül öter seher vakti gül için
Gül seherde açmış duymadım eyvah
Bir bağ bezettirdim gül sümbül için
Gülün vakti geçmiş duymadım eyvah
Dedim bağban bu bağların barı var
Dedi bülbüllerin ah u zarı var
Dedim ki dağların taze karı var
Dedi ki kar düşmüş duymadım eyvah
Dedim bağban bülbül güle ağlaştı
Dedi güneş buhar burcundan aştı
Dedim yaz mı gitti güz mü yanaştı
Güze gazel düşmüş duymadım eyvah
Dedim dilber güzellendin yüceldin
Dedi ki bir deste gönlümü çaldın
Dedim devrin dönmüş ne tez kocaldın
Dedi ömrüm geçmiş duymadım eyvah
Dedim işte geldi vakit Hicrani
Dedi geçti menekşenin harmanı
Dedim hani bu bağların bağbanı
Dedi bağban göçmüş duymadım eyvah
Bayburtlu Hicrani
FIRAT
Teze Reyhan kimi gohar
Gözleri cennete bahar
Çoh hünerler yapar yıhar
Fend-i Fırat’a bir bahın
Elif zülfü al bağlanmış
Kirpiklerine sahlanmış
Allah diyerek çağlamış
Ahan Fırat’a bir bahın
Han-ı zâtında var mâye
Benzer on beşinde âye
Geyd edilmişdir künyeye
Yıhan Fırat’a bir bahın
Bülbül kimi ganatlanmış
Guşanıbda köhlanlanmış
Gudretinden isbatlanmış
İsm-i Fırat’ta bir bahın
Bene derler metin yazam
Can mı dayanur du nazan
Annesi hurîden âzam
Ad-ı Fırat’a bir bahın
Bülbül kimi hub lisanı
Sanırsan cevher tükânı
Güzellik Yusuf u sânî
Resm-i Fırat’a bir bahın
Hicrânî’yem verdim metin
Mevlâ göstersin himmetin
Bülbülü sekiz cennetin
Yurd u Fırat’a bir bahın
Bayburtlu Hicrani
HİCRANİ’DEN
“Elif esması”ndan bir yelken açtım,
“Allemel Esma”da yüzüyor hocam.
Erenler Şahından bir name aldım,
Gönlüm meşk eyledi yazıyor hocam.
Beni götürdüler Guh-i Nigare(10)
Anda çok hikmetler gördüm aşkare,
Nice bin huriler çıkmış gülzare(11)
Her bir bir deste düzüyor hocam.
Gösterdiler bize arz-ı semayı,
Pir elinde dolu dolu badeyi,
Birer birer sor ki açam manayı,
Dilim hikmetinden süzüyor hocam.
Bize destur dedi Pirler Erenler,
Hurufsuz heceye mana verenler,
Çarhın çemberinde sırra erenler,
Her biri bir imla yazıyor hocam.
Hicrani’yem oldum aşk ahkam,
Anda cem olmuştu çok ruh-i Adem,
Bir kadeh doldurdu İBRAHİM ETHEM,
Nuş eden canından beziyor hocam.
Bayburtlu Hicrani
KANUN
Dinle Kaymakam Bey, kulak ver söze
Bütün vücudumun sıhhati kanun
Kanunsuz Milletin olmaz sururu
Memleket-Vatanın hayatı kanun.
Kanunu hoş gören ehtikatında
Zevk ile yaşıyor hep hayatında
Bu kadar Milleti çatı altında
İdare ediyor, Devleti kanun.
Kanun terazidür her şahsı tartar
Dağlar devürür, yerleri yırtar
Kimini öldürür, kimini satar
Bülmez pazudur, kuvveti kanun.
Aslımız Türk oğlu,kanımız duru
Kanun ile gelür gönlüm sururi
Vali Bey-Kaymakam,Nahye Müdürü
Beyler veriyor hizmet- i kanun.
Bayburt Halkevi’nde olduk cemiyet
Esaslıdır, kalkmaz bu “Edebiyat”
Hürdür,öz Vatanda yaşıyan Millet
HİCRANİ’ya verdi ruhsatı kanun.
Bayburtlu Hicrani
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
|