Menüler kısmından ayarlayınız.

Bülent ECEVİT Şiirleri

Uyum

Boşluğa bulut
Buluta yağmur
Yağmura toprak
Ne güzel uymuş

Gündüze güneş
Güneşe tarla
Tarlaya başak
Ne güzel uymuş

Başağa buğday
Buğdaya insan
İnsana emek
Ne güzel uymuş

Emeğe eylem
Eyleme yürek
Yüreğe sevgi
Ne güzel uymuş

Bülent Ecevit


Taka
takalar geçiyor allı yeşilli
takalar geçiyor dümenleri lâzlı
takalar geçiyor en nazlı
yelkenlilerden de güzel

güvenli sularda işsiz dönenen
gezi yelkenlerinden çok duyarak denizi
takalar geçiyor enginlere
yamalı göğsünü gere gere

takalar geçiyor yükle yürekle
takalar geçiyor emekle dolu
günlük güneşlik kıyılarından kopmuş
denizlerde Anadolu

kıyılar kadın olmuş
açılır gider erkeği
takalar takalar toprağın
denizde çarpan yüreği

Bülent Ecevit

AV
ormanın kuytusunda vurulan geyik
hayvanlar acınla suskun
dallar yasınla eğik
boynuzlarında çizgilerinde gözlerinde
avcının söndüremediği iyilik

Bülent Ecevit

Uçan Daireler

bu sonsuz gok
bizden midir degil midir
bu yildizlar
canli midir cansiz mi

dostlar olmali
bu gogun icinde
dusman olmali

canliysa bu yildizlar
topraginda can olmali
nefes alinmalidir
yasanip olunmeli

insan bu gogun bosluguna dayanmaz
bir koca gogun icinde
bir ufacik dunyada yapayalniz
bir avuc insanla yasanmaz

can olmalidir gogun
yildizlarinda can
bize benzer veya benzemez
dost veya dusman

gelmeliler dunyamiza
icmeliler suyumuzdan

Bülent Ecevit

Jeolog

avucumdaki bir buhurdan bu dunya
caglar tuter insansiz
sarar beni benden uzaga
yokolmus daglar
yankilar beni yapayalniz

topragin basamaklarindan iner
derin daglara yukselirim
eski irmak izlerinde akar yiterim kumlarla
gormez olur beni gozlerim

Bülent Ecevit

Promete Kentte

promete şimdi kentte
kayalara bağlı değil
beton duvarlarla çevrilidir
kartalların giremiyeceği bir semtte
kendi kendini kemirir

Bülent Ecevit


Turkish – Yunan Şiiri
sıla derdine düşünce anlarsın
yunanlıyla kardeş olduğunu
bir rum şarkısı duyunca gör
gurbet elde istanbul çocuğunu

türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz
olmuşuz kanlı bıçaklı
yine de bir sevgidir içimizde
böyle barış günlerinde saklı

bir soyun kanı olmasın varsın
damarlarımızda akan kan
içimizde şu deli rüzgâr
bir havadan

Bu yağmurla cömert
bu güneşle sıcak
gönlümüzden bahar dolusu kopan
iyilikler kucak kucak

bu sudan bu tattandır ikimizde de günah
bütün içkiler gibi zararı kadar leziz
bir iklimin meyvasından sızdırılmış
bir içkidir kötülüklerimiz

aramızda bir mavi büyü
bir sıcak deniz
kıyılarında birbirinden güzel
iki milletiz

bizimle dirilecek bir gün
Ege’nin altın çağı
yanıp yarının ateşinden
eskinin ocağı

önce bir kahkaha çalınır kulağına
sonra rum şiveli türkçeler
o Boğaz’dan söz eder
sen rakıyı hatırlarsın

Yunanlıyla kardeş olduğunu
sıla derdine düşünce anlarsın

Londra, 1947

Bülent Ecevit

Göçmen

sevdiklerimin basinda bir bilmedigim
gormedigim ozlemedigim ozlediklerimin basinda

yurdum olmadan siladayim
kimsem olmeden yasta
yollarda gozledigim ne
mektuplarda bekledigim ne

nereden surmusler beni buralar nere
buralar nere, buralar nere

bir bildigim olmali, bilmez olmusum
bir derdim olmali, gulmez olmusum
buralara konmus gocmen olmusum
bir derdim olmali, gulmez olmusum

Bülent Ecevit
Gözgü
gozguye baktim ozum gormege
seni goresim geldi

gozguye baktim karardi dunya
sana degesim geldi

gozguye baktim camdan asip
sana gelesim geldi

Bülent Ecevit

Çağ Başında

bir gorunmez duvar indi
bilmeden astigimiz cizgiye
oncesi dumanlar icinde
bir efsane simdi

avucumuza soguk carpan
duvarin ardinda gordugumuz
degil miydi dun yurudugumuz cayir
simdi bir yesil pan
eski ormanlara kacmadadir

bize dogru kosan tunc yuzlu kahramanalar
yansiyinca gorunmeyen duvardan
gunbatisinda guneslenir
batar yuce daglardan
tunc yuzlu kahramanlar
daha dun biz degil miydik onlar

ve duaya baslarken son umutla biz
yikilir tapinaklar ardarda
donerler daglarina tanrilar
kirilir dualar duvarda

cekilen sular gibi cekilmis
saydam duvar ardina dun
bir corak dunya kalmis bize
boslukta bir gun

korkuyla donduk duvardan
bir umutla baktik yarina
yarin yaratilmamisti yarin
kaldirdik basmizi kapanan goge
izi yok tanrilarin

ne yaratmak gelir elimizden
ne olmek gelir gonlumuzden

icimizde bir urkuntu bir yalnizlik
sulardan ve cayirdan son kalan
kadinlarimiza sarildik

tekerlegi donuyordu caglarin
yaklasiyordu bize dogru
bir yaratilmamis yarin

ne olmek gelir gonlumüzden
ne yaratmak gelir elimizden

Bülent Ecevit