Menüler kısmından ayarlayınız.

Behçet AYSAN

1949’da Ankara’da doğdu. Selimiye Askeri Ortaokulu ve Kuleli Askeri Lisesi’nde okudu.1968’de Ankara Tıp Fakültesi’ne askeri öğrenci olarak girdi.12 Mart döneminden sonra politik nedenlerle ara vermek zorunda kaldığı tıp öğrenimi sırasında çeşitli işlerde çalıştı. Mezun olduktan sonra İzmit’e tayin oldu. Ankara’da psikiyatri ihtisası yaptı. SSK Yenişehir Dispanseri’nde doktor olarak çalıştı. Sivas’da kaldığı bir otelde çıkan yangında hayata veda etti.

Eserleri

 

Karşı Gece (1983)
Şiirler(1990)
Behçet Aysan Kitabı (1993)

Ödülleri
Sesler ve Küller (1984 Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü)
Eylül (1988,1986 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü)
Deniz Feneri (1987 Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü)

Ay Düşünce

ay düşünce denize
seni hatırlarım
ince ince yağan yağmur,
iskeleye yanaşan vapur
haydarpaşa garı
seni hatırlarım
ay düşünce denize
kalbim çarpar, telaşlı
bir kuş olur, siyahlar içinde bir kadın
ve yakasında ipiri kırmızı bir gül
seni hatırlarım
ay düşünce denize
söylenmemiş sessiz
bir şarkıydım, tozup
giden bir ilk kar
solgun begonya
kalkmak üzere bir tren
seni hatırlarım

Behçet Aysan

Kanaviçe

el değmemiş ormanlarında gezinen
kan işleyen kanaviçesi ömrümün
sarı sarmaşıkların ışıklı gölgesi
ve sensin hüznün yüzgörümlüğü
rüzgarların beyazdan yelesi sen.

Behçet Aysan

Kırkbir Kurşun Kalemin Şiiri

Yollar uzak ay bedir
Sırtımda gümüş hançer
Yürürüm de ölemem
Kan damlatır karanfil.

Usulca mavi bir kar
Kara geceye düşer
Tutuşur fundalıklar
Gelir kalbimi yakar.

Gün olur belki öper
Ay ışığı acıyı
O yaralı cerenler
Yanık sulara iner.

Yollar uzak ay bedir
Sırtımda gümüş hançer
Yürürüm de ölemem
Kan damlatır karanfil

Behçet Aysan

Dokuz Köyden Kovulanın Şiiri

ve sular kararınca vurdum sahipsiz bir kıyıya
yağmurlar susmuştu ben susmuştum, kimliksiz
ateş kuşlarıydı dönenen orda, ölüm kuşları
hangi çağdı, hangi batık, hangi tarih bırak bunları
kovulduk mu, sonunda yine biz dönelim anılara.

bir sürgün ezgisi olmuş duyuyorsun ”leylim ley”
varsın söylensin uzak coğrafyalar, sisli limanlarda
kimimiz evindedir ama dolaşır işte bukağıyla
koşsam kanatır parçalanmış yürek zamanları
kovulduk mu, sonunda yine biz, dönelim acılara.

sararmış güz yapraklarında ruj lekeleridir
unutulmuş eski aşkları hatırlatır hep bana
kirlidir, şatolar kurar, çamurlu, paradır yalvacı
derim, yok bir gidecek yerim, dursam düşeceğim
kovulduk mu, sonunda biz, dönelim anılara.

neyse kapatalım sevda konusunu, bu böyle hüzündür
bir gün, bir çözüm ona da bulunur mutlaka
ya yüreğin yüreğe ihaneti, oturdum düşündüm
sıradan bir akşamüstü bir nar ağacı altında
kovulduk mu, sonunda yine biz, dönelim acılara.

deniz köpürüyor, ay buluta girdi, keder de
çıktığımız bu uzun yolculuk galiba sürecek
şimdi kim bilir senin kaptan nerelerdedir
belki yıldızlardan bizi seyretmektedir
kovulduk mu, sonunda yine biz, dönelim anılara.

bir yorgunluk gibi çökünce üstümüze karanlık
şarkılar söylerdik yanık otlar arasında
istasyon önlerinde tedirgin allahaısmarladık
bir daha hiç görüşmeyeceğiz duygusuyla
kovulduk mu, sonunda yine biz, dönelim acılara.

görüş günlerini beklerdim, sabun kokulu
bir çift çamaşırı, bir mektubu, bir kitabı
okurken karşılaşınca kurumuş bir papatyayla
nasılsa görüşmemiş ve aşmış tel örgüleri
kovulduk mu, sonunda yine biz, dönelim anılara.

bilirim sonludur çoğu şey, sonludur bu acılar da
bu ıslak toprağın buğusu, tadı sıcak somunun
sevdaların titrek bir mum gibi adanışı
kırık bir kurşunkalemin bir şiiri yazışı
kovulduk mu, sonunda yine biz, dönelim acılara.

barbar güneş gidip gidip de dönersin
yitiklere, büyülü ışığın eski adreslere
değmez nedir şarkıların bizi anlatışı
hükümdür verilmiştir arayacağız bir onuncu köy
kovulduk mu, sonunda yine biz, dönelim anılara.

Behçet Aysan

Semender

kurtarılmış bir kalptir taşıdığın
senin, ne bakırdan bükülmüş
ne de geçirilmiş bir değirmenden
kimselere benzemeyen.

kurtarılmış bir aşk yaşıyorsun
sen, ne paranın kiri sinmiş
üstüne, ne yalan safran gibi
almış onun rengini onun.

hiçkimse de olmayan bir aşk

alevlerle
sevişen
bir semenderin kalbi gibi.

Eski Fotoğraflar

unutulmuş bir akşamdı, solmuş
çiçekler arasında, gölgesi
duvara vuran yüzün bir eski

fotoğrafta.

unutulmuş bir akşamdı, siyah
sular yürürdü, güz yürürdü
gülümserdi bize hayat, ince

tüller ardında.

unutulmuş bir akşamdı, ruhum
acıyla bağırırdı, çığlık çığlığa
aşk fazladır bize, koşar hemen

gelir ayrılık.

unutulmuş bir akşamdı, düşler
anlam buldu uzaklaştıkça
bizden, güzel düşler bıraktıkça

yerini kedere.

unutulmuş bir akşamdı, anladım
bir kez daha ne yazık ki yine
olmayacak hayatımızda hiç o

parlak sözcükleri

mutluluğun.

Behçet Aysan

 

Yarın Diye Bir Şey Var

bilirim yarın diye bir şey var
çeliğin su katılmamış yanı
ırmakların geçilecek, fırtınaların dinecek

bir yanı var
ömrümüzün
belki bir gün gülecek.

selam verip
selam alacak

barışa kardeşliğe

hep tok yatan
çocuklar görecek

el ele
aşklar, omuz omuza dostluklar

ne dikenli teller olacak
ne tanklar tüfekler

ne tüberküloz kalacak
ne lösemi

ne işsizlik

ne banka
ne borsa

süt gibi duru ve ak
ekmek gibi sıcak

bizim de
bizim de

günlerimiz olacak.

güle değecek
kuşların kanadı

ve kuşlar sırtlarında
gül taşıyacak

kardeşlerim koşar adım
moraran beyazla

zincirlerimizle
yaralarımızla

ırmakların geçilecek, fırtınaların dinecek

bir yanı var
ömrümüzün
belki bir gün gülecek.

Behçet Aysan