Menüler kısmından ayarlayınız.

Afşar Timuçin Şiirleri

Yusufcuk

Yaşam güçtür
Hele benim gibi biri için yusufcuk
Acılarda bir ölüp bir dirilen
Sevinçlerde hep yalnız
Biri için yaşam güçtür yusufcuk

Suçlu duydum kendimi
Benden uzak birşeyleri özlerken
Bir düşün neydi bana ayrılan
Yalnızca dar çizilmiş yollarda
Sağına soluna bakmadan yürümek

Ben ki taşardım hep
Çılgın seller gibi kendi dışıma
Güç dönemeçleri döndüm soluk soluğa
Aşksa aşk sevgiyse sevgi
Ömür boyu kınandım

Hep korku hep tedirginlik
Önümde hep kurallar
Yazık başkaları gibi olamadım
Çok hırpalandım dağıldım yusufcuk
Yusufcuk yusufcuk yusufcuk

Afşar Timuçin


Yağmurlara Söyle

Dayanamam birden gelirsen
Güneş doğar gibi yavaş yavaş gel
Gelişin yıkım gibi olmamalı
Gelişin önceden belli olmalı
Yağmurlara söyle geleceğin günü

Geldiğinde akasyalar
Karlar gibi vuracak camlara
Güller çıldıracak sevinçten
Seni görebilmek için
Pencereden sarkacak sardunyalar
Ayva çiçekleri selam duracak
Sapsarı bakışına

Gelişin önceden belli olmalı
Yola çıkarken haber sal sularla
Ne yap yap üç gün önceden bildir
Ağaçlarla göklerle kuşlarla

Afşar Timuçin

Yazla Biten

Dışarıda zamanı yürüten kırık bir arabanın
Soluğunda uyur bütün akşam saatleri
Günün yanıbaşında güne uzak kalmanın
Unutmayla kapanır perdeleri.

Nasıl beklenmeden gelir yağmur bulutu da
Nasıl ince yağmurlarla sarar serüvenleri
Dünyada bir benzeri olmayan saatleri
Koyar eski sandıkta tozlanmış kutusuna.

Hiçbir eksik sağınmanın gölgeleyemediği
Bir yalnız kalmanın son yaprakları dökülür suya
Bitmeyecek güneşleri içen sonbahar var ya
Hem kendini eskitir hem dağda çiçekleri.

Eskiyen kurbağalarla sesi çıkmaz suların
Gece bütün bir karanlıkta aralıksız sancılanır
Aynı suları doldurur senin zaman dediğin
Onda hem bir sen olma hem kaçma umudu vardır..

Afşar Timuçin

Zaman Kırılınca

Bozuldu iğreti denge
Değişmekte olanı süze süze
Düş de olsa güzeldi
Kalakaldık kendimizle
Sesler nasıl geçiyorsa uzaktan
Ölü duygular gibi.

Menekşeler birden döküldü
Soldu bir çırpıda sardunyalar
Kartallar uzaklara gitti
Kalakaldık kendimizle
Suçsuz suçlular gibi.

Utancı gün boyu emziren
Korkularda yerimiz yok bizim
Durup durup kanar içimizdeki yara
Korsan denizlerinden geçiyoruz
Karanlık suları yar yara
Yıkıntılarda ölü kuşları toplayan
Küskün çocuklar gibi.

Afşar Timuçin


Sanılar
Şimdi belki benim gibi ölesiye yalnızsındır
Uçan kuşları gözlemektesinidir tek başına
Çamların yeşiline dalmış gitmiştir gözlerin
Radyo dinliyorsundur ya da susarak
Bir kitabı okumaya çalışıyorsundur kim bilir

Sonsuz güzellikte bir aşk düşünüyor olabilirsin
Belki de anılarını deşiyorsun bir olmazı
Bir açmazı derinden derine kurcalar gibi
Bir kahve içmeyi bir elma yemeyi kurarak
Saatine bakıyor olabilirsin uykulu gözlerle
Çocukların oyununa dalmış gitmiş olabilirsin

Mahpus gibi tutsak gibi belki köle gibi
Yarını olmamak gibi bir duygu içindesindir
Belki de kendini bağışlamıyorsundur
Benim hiç bilmediğim bir şeylerden ötürü
Kırık tirenler gibi öylece kalakalmışsındır
Kalkıp gidip çekirdek almayı düşünüyorsundur
Ya da uyumak istiyorsundur her şeyi unutmak için
Belki sen de benim gibi ölesiye yalnızsındır

Afşar Timuçin

Yaşanmamış Çocukluğun Türküsü

Bir de onlar inancı örer gibi
Kendilerini gererler boşluğa, ölüm gibi

Bir günlük çocukluğa, bin yılını verirdin
Artık çocuk değilsin, büyüdün artık
Yolda yürürken kendine dikkat et
Yemek yerken sakın üstüne dökme
Kömür mü taşıdın, kapkara tırnakların

İyi bir işin olsun, gösterişli bir çantan
Güzel bir ceket, pantolon yaptır
Annenin elini öp, dostlarına telefon et
Bir sözün, bir sözünle çelişmesin
Sokakta türkü söyleme, ayıptır

İçinden gelmese de
Her zaman, bir şeyler yapacakmış gibi dur
Şiir ve aşk üstüne konuşmayı bil
Donla denize girme, çok içme rakıyı
Ne olursun o berbat kasketi değiştir

Bir günlük çocukluğa, bin yılını verirdin
Ama çocuk olmadın bir gün bile
(Büyük insan gibidir benim yavrum)
Sen şimdi sessiz bir deniz kıyısında
Dönüşsüz büyümüşlüğünle durmadan
Panayırlar, balonlar, kayıklar özlüyorsun

Afşar Timuçin

Yaşanmamış Çocukluğun Türküsü

Bir de onlar inancı örer gibi
Kendilerini gererler boşluğa, ölüm gibi

Bir günlük çocukluğa, bin yılını verirdin
Artık çocuk değilsin, büyüdün artık
Yolda yürürken kendine dikkat et
Yemek yerken sakın üstüne dökme
Kömür mü taşıdın, kapkara tırnakların

İyi bir işin olsun, gösterişli bir çantan
Güzel bir ceket, pantolon yaptır
Annenin elini öp, dostlarına telefon et
Bir sözün, bir sözünle çelişmesin
Sokakta türkü söyleme, ayıptır

İçinden gelmese de
Her zaman, bir şeyler yapacakmış gibi dur
Şiir ve aşk üstüne konuşmayı bil
Donla denize girme, çok içme rakıyı
Ne olursun o berbat kasketi değiştir

Bir günlük çocukluğa, bin yılını verirdin
Ama çocuk olmadın bir gün bile
(Büyük insan gibidir benim yavrum)
Sen şimdi sessiz bir deniz kıyısında
Dönüşsüz büyümüşlüğünle durmadan
Panayırlar, balonlar, kayıklar özlüyorsun

Afşar Timuçin

Uçurtmanın Türküsü

Uçurtmam geceye takıldı kaldı
Gece onu kapkara etmiş midir
Ya da götürmüş müdür uzaklarda
Sinsi sinsi parlayan bataklığa
Uçurtmamı gece yitirmiş midir

Gece uçurtmamı pisletmiş midir
Bırakmış mıdır tankların altına
Çirkin uçaklara vermiş midir
Götürün demiş midir onlara
Çocukların sevincini yaşatan
Hiçbir şey kalmasın buralarda

Baba gece uçurtmamı ne yaptı
Buraya koymuştum götürdü mü
Yoksa rüzgârlara verdi de
Onlar da olmadık bir yere mi bıraktı

Afşar Timuçin

?