Döndür kadehi ey sâkî, sun bana ve meclistekilere;
Çünkü aşk kolay göründü önceleri, ancak zorluklar çıktı sonradan.
Seher yeli bir misk kokusu almak ümidiyle sevgilinin zülfünü açınca,
Saçların kıvrımlarından ne kanlara boyandı yürekler? !
Pîr-i muğân, sana seccadeyi şaraba boya derse, dediğini yap.
Çünkü yolcu/sâlik konakların yolunu yordamını bilir.
Sevgilinin konağında, nasıl dinlenebilir, nasıl eğlenilebilirim?
“Yükleri bağlayın” diye feryat edip durmakta çan.
Gece karanlık, dalga korkusu ve dehşetli bir girdap var.
Nerden bilir halimizi hafif yükleriyle sahil yolcuları? !
Arzularıma esir olarak yaptığım her iş sonunda adımı kötüye çıkardı.
Meclislerde dolaşan sır, nasıl gizli kalır ki?
Hâfız! Sonsuz bir mutluluğa erişmek istiyorsan ondan uzak olma.
Sevdiğine eriştiğinde de artık terk et dünyayı ve görmezden gel onu.
Hafız-ı Şirazi