Yumuşak Başlı Padişah Hikâyesi
Birinin eşeği balçığa saplanmış, sıkıntıdan adamın kalbi kan ağlamaya başlamıştı.Çölün ortasında soğuk bir hava, sel gibi bir yağmur, karanlığın eteği ufuklara inmiş durumda. Eşek sahibi, ızdırap çekerek bütün gece sabahlara kadar kötü kötü söylendi, lanet etti, sövüp saydı. Ne dost kurtulabildi dilinden, ne düşman, hatta ne de o ülkenin padişahı. Eşek sahibi böyle söylene- dursun, nasıl olduysa oradan geçen padişah asılsız bu sözleri duydu. Dinlemeye sabrı, cevap vermeye mecali kalmayıp; “Bu densiz herif, bana niçin, kimden dolayı kızıyor?” diye düşünüp cezalandırma niyetiyle eşek sahibine baktı. Yanında bulunanlardan biri; “Padişahım, şunun boynunu vurdur, yeryüzünden kökünü kazdır!”diye ateşe körükle gitti. Fakat yüce sultan anlayışlı,yumuşak başlıydı. Bir, balçıkta debelenen eşeğe; bir de, bela içinde kıvranan sahibine baktı ve zavallı adamın haline acıdı. Onun kötü sözlerinden doğan öfkeyi başından savdıktan sonra adama para, at, kürklü kaftan bağışladı.
Hiddet zamanı muhabbet göstermek ne hoştur! Biri, eşek sahibine bakarak kükredi; “Hey akılsız, idraksiz ihtiyar; ölümden zor kurtuldun!” İhtiyar, cevaben; “Sus” dedi ona, “eğer ben kendi derdimden şikayet ettimse, o da kendine yaraşan lütfü göstermiş oldu.”
Kötülüğü, kötülükle cezalandırmak kolaydır. Mertsen, kötülük yapana iyi, yumuşak davran.
Sabır ve Sebat Hikâyesi
Yoksul kılıklı ve fakat zengin gönüllü Allah dostlarından birinden vaktiyle şöyle bir Hikâye işittim: Bir ihtiyar, sabah vakti dilenmeye çıktı. Yolda bir mescide uğradı, kapısını açıp seslendi. Az sonra içerden çıkan adam, onu fena halde tersledi; “Be saygısız herif! Allah’ın evi burası. Halkın evi değil ki sana bir şey versinler. Hadi, arsız arsız bekleme, hemen çek git buradan!” Dilenci istifini bozmadı ve sakince sordu; “Bu merhametsiz evin sahibi de kim?” Adam iyice küplere bindi; “Sus be ahmak! O nasıl söz öyle, bu evin sahibi hepimizi yaratan Yüce Allah’tır.” Bunun üzerine ihtiyar baktı; mihrabı ve kandili görünce derinden yana yakıla bir ah çekti ve; “Heyhat! Bu kapıdan da yoksun dönmek, bu evi bırakıp gitmek ne acı! Daha önce hiçbir mahalleden eliboş dönmedim ben.
Şimdiyse Allah’ın evinden kovuluyorum. Olacak iş mi bu!” dedi. Sonra ihtiyar bu mescitte bir yıl konuk oldu. Bu süre zarfında hiç çalışmadı, tersine hep dilendi. Nihayet bir gece iki ayağı birden çukura battı. Halsizlikten kalbi çırpmıyordu. Gözleri söndü sönecek. Gör ki; buna rağmen sevinç içinde terennüm ediyor; “Kim çalarsa çalsın, cömerdin kapısı mutlaka açılır!”
Dilek sahibi çok sabırlı, sebatkâr olmalı. Ben kimyagerlerin yaptıkları işten dolayı usanç duyduklarını asla duymadım. Tam tersi; belki bir gün bakırı altın yaparız diye nice altınları toprağa saldılar. Oysa altın, bir şey satın almak içindir. Dosta kavuşmaktan daha kıymetli ne alabilirsin ki? Eğer sevgilinin biri; kalbine sıkıntı verirse, hüznünü gidermek için kendine başka bir sevgili bul. Hem asık suratlı sevgiliyi kim ister ki! Yaktığı ateşi, bir başkasının suyuyla söndür. Güzellikte benzeri yoksa şayet, incinsen de sudan bahanelerle onu terk etme. Zira onsuz yaşayabileceğine inandığın bir sevgiliyi ancak gönlünden çıkarabilirsin. Aksi takdirde her türlü cefasıyla nazma katlanacaksın.
Gidecek Başka Kapınız Var mı?
Bir gece pirin biri sabaha kadar ibadet etmiş, seher vakti elini Tanrı’ya kaldırıp hacet dilemişti. O sırada kulağına gaipten şöyle bir ses geldi:
—İster defol git, ister yalvarıp yakarmana devam et; bu kapıda senin dileğin kabul edilmeyecek. Boşu boşuna uğraşma, başının çaresine bak!
Pir ertesi geceyi de zikirle, ibadetle geçirdi. Müritlerden biri onun durumunu öğrenmişti: “Pirim” dedi; “gördün ya, sana o taraftan kapı kapanmış. Boş yere bu kadar uğraşıp durma!”
İhtiyarın gözlerinden, yüzüne hasretle, yakut renginde yaşlar boşandı.
“A oğlum” dedi; “eğer bundan daha iyi bir kapı bilseydim, ancak o vakit umudumu keser, geri dönerdim. O benden dizginini çevirdi ama sanma ki terkisinden ben el çekeceğim. Dilenci, eğer başka bir kapı tanıyorsa, herhangi bir kapıdan mahrum döndüğü zaman gam yemez. Evet, benim bu semte yolum yokmuş, işittim. Ama başka bir ülkeye gitmem de imkânsız.”
Pir bunları söylerken kendini Tanrı’ya vermiş, başını yere koymuştu. O sırada can kulağına bir ses geldi; diyorlardı ki:
“Bize lâyık bir hüneri yoksa da onu kabul ettik. Çünkü Bizden gayrı sığınağı yok!”
Hasret ve Cefa Hikâyesi
Bir yeni gelin, ihtiyar bir adama muhabbetsiz kocasını şikayet etti; “Hayatımın bu anlayışsız kocayla meşakkat içinde bitip tükenmesi bana reva mı! Bakıyorum da, bizimle aynı mahallede oturanların gönlü bizimki kadar perişan değil. Başkaları gül gibi geçinip gidiyor. Görsen, kabuktaki iki badem içi sanırsın. Ya ben; evlendiğimden beri, kocamın bir kez olsun yüzüme güldüğünü görmedim.” İhtiyar, kadının şikayeti bittikten sonra gün görmüş hali ve tatlı diliyle ona öğüt verdi; “Kocan güzelse, tahammül et. Çünkü dengini bulmadıkça, ondan yüz çevirmen sana acı verecektir. Böyle yapma, sonra yazık olur sana. Gerisini düşünmeden böyle bir kocadan ayrılırsan, çok geçmeden ayrılığına dayanamaz ömrün boyunca azap çekersin.”
Kul olduğunu bil, Allah’ın emrine itaat et. Onun gibi efendi bulamazsın!”
Kibrin Sonu, Tevazuun Bereketi
Dünyada mağrur olan, din yoluna giremez; kendini gören, Yüce Allah’ı göremez. Yücelik istiyorsan -alçakların yaptığı gibi- insanlara hakaret gözüyle bakma. Akıllı insan yüceliğin, şanla şöhretin kibirle ortaya çıkmayacağım iyi bilir. Halkın sana iyi huylu demesinden daha büyük bir şeref olamaz. Dengin olan biri, sana karşı kibirli davrandığında, sen onu akıl gözüyle büyük göreceksin, öyle mi! İşte sen de, başkalarına karşı onun gibi davranacak olursan o kişinin düştüğü zillete düşersin.
Büyük bir makama kavuştuğunda senden düşük insanlarla alay etme.
Çünkü felek şaşırtıcıdır. Nice makam sahipleriyle düşkünlerin yer değiştirdikleri sıkça görülmüştür. Tut ki sen gerçekten kusursuz birisin. Benim gibi kusurlu birini hor görmenin alemi ne! Kimileri, Kabe kapısının halkasına yapışırken; kimileri de, meyhane kapısında zil zurna sarhoş olur. Eğer Yüce Allah o sarhoşa hidayet eder ya da makam sahibini huzurundan kovarsa, buna kim engel olabilir! Ne o makam sahibi kendi ameline güvenebilir, ne de bu sarhoşa tövbe kapısı kapanır.